Sizden biraz zaman istedim ve artık uzun bir zaman olduğunun olduğunun farkındayım. Final bölümümüzün artık son sahnelerini yazarken sizlere güzel bir alıntı getireyim dedim. Alıntıyı okuyunca herkesin aklında tek bir final sahnesi şekillenecek eminim ama final yayınlanıp da son sahneleri okumadan erken karar vermemenizi dilerim.
Şuan hikayemi yeni okumaya başlamış ve aynı gün yada iki gün içinde son bölüme kadar okumuş olan yeni okuyucularım var. Hepiniz hikayeme ve benim hayal dünyama hoşgeldiniz.
Final bölümümüzün ilerleyişi hakkında bilgi verecek olursam, şuan 26 world sayfası uzunluğunda oldu, yani tam 10 bin kelimeden oluşuyor. Geriye doğum sonrası, yan karakterlerden bir çiftimizle ilgili sürpriz ve son sahne kaldı.
Bir çoğunuz biliyor ama bilmeyenler için söyleyeyim, ilgi delisi ve kucağımdan inmeyen 5 aylık bir oğlum var. Gün içinde yazı yazmak şöyle dursun yemeği bile zorla yapıyorum😀😀O yüzden yazmak için gece onun uyuduğu saatleri bekliyorum. Bazen sabahın 5'i bazen 2 veya 3'e kadar yazdığım zamanlar oluyor. Bende yazmaya programlanmış bir robot değilim o yüzden bazen yazacak tek kelime bulamıyorum ve bilgisayarla anlamsızca bakışıp duruyoruz.😁😁😁 Yani uzun lafın kısası eğer bir aksilik olmazsa ve herşey planlarım dahilinde ilerlerse 25 Eylül 2016 pazar günü final bölümü sizlerle olacak.
Beklediğiniz için ve sabrınız için hepinize teşekkür ederim. Ayrıca okuyanlardan rica ediyorum lütfen okuduktan sonra düşüncelerinizi bana bildirin. Bir kaç kelime yazmak zor olmasa gerek ha ne dersiniz😉😉😉
"Hayır, hayır, hayır! Bana veda etme Yağmur. Bana veda edemezsin." Gülümsemeye çalıştım, beni gülümseyişimle hatırlasın istedim, olmadı. Karnım ve kasıklarımdaki sancı yetmezmiş gibi rahat nefes alamadığım için kalbimin sıkışması beni en çok zorlayan şeydi. Sanki panik atak geçiriyormuşum gibi ama daha şiddetlisi. Göğüslerimin arasındaki ağırlık bir türlü gitmiyordu oradan. Kendimi zorlamamın artık faydasını görememeye başlamıştım. Bilimcim kapanmak üzereydi. Bayılma gibi değilde sanki uzun zamandır uykusuz kalmışım da göz kapaklarım benden bağımsız kapanmaya çalıyormuş gibi. Hissettiğim ağrıyla bir çığlık koptu dudaklarımdan ve hemen ardından Emre'nin kükrercesine bağırışı doldu kulaklarıma.
"Ayaz bas şu gaza. Hızlan! Daha hızlı ol."
"Ne yaptığımı sanıyorsun seni gerizekalı? Onu bu halde görmek hoşumamı gidiyor sanıyorsun?"
"Emre...." diye seslendim. Bana baksın istiyordum. Gördüğüm son şey 'O' olmalıydı. Gülümsemeliydi. Onu mutlu görmeliydim.
"Az kaldı Menekşem, az kaldı biraz daha dayan ne olur." Zorla tek elimi kaldırıp yanağına koydum, yüzümdeki gülümsemeyi bozmamaya çalışıyordum. Kalan son gücümü bunun için sarfediyordum.
"Bana söz ver Emre. Tercih yapmak zorunda kalırsan....oğlumuzu seçeceksin. Söz ver bana."
"Hayır seni kaybetmeyeceğim. İkinizi de kaybetmeyeceğim."
"Emre, ben bu dünyada bir tek seninle aşkı tattım ve bunu yalancı bir kadının mahvetmesine izin verdim. Şimdi cezamı çekiyorum, hakettim. Sana yalvarırım oğlumuzun yaşama şansını elinden alma."
"Neden Yağmur? Öğrendiğinde neden bana haber vermedin Allah kahretsin. Uzakta olsan bile yaşadığını bilmek yeter bana ama seni kaybedemem kadın, seni kaybedemem anla beni. Benden bunu isteme. Bu kararın sorumluluğunu yükleme bana."
"Sana yüklemiyorum. Bu karar benim. Oğlumuz beni hayata tutan tek umudum oldu bunca zaman ve bundan sonra senin yaşama umudun olacak."
"Hayır senden vazgeçmeyeceğim. Hayır, hayır seni bırakmam anlıyor musun? Asla..." daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı. İtirazlarına devam etmesine izin vermeden, diğer elimi de kaldırıp yüzünü ellerimin arasına aldım ve dudaklarımızı birleştirdim. Son kez olduğunun bilincindeydim. Son nefes gibi, herşeyin sonu gibi, belkide sonsuzluk gibi...
Belki daha en başında bu hamileliğe son vermeliydim ama yapamamıştım. Aşık olduğum adamdan bana kalan bu son hediyeye kıyamamıştım. Peki pişman mıyım? Asla! Şimdi olsa yine aynı kararı verirdim. Damarlarımda akan kanın donmaya başladığını hissediyordum. Kasıklarımdan başlayan yanma hissi bedenimde yayılırken hemen ardından gelen soğukluk ile bedenim uyuşmaya başladı. Artık ruhum bedenimden ayrılıyormuş gibi, son gücüm bedenimi terkederken, Emre'nin dudaklarına bıraktığım öpücüğün ardından usulca fısıldadım.
"Oğlumuzu kurtar!"
Sonrası karanlık... bilinmezlik... hissizlik... hiçlikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZYAŞIM
RomanceŞimdi hiç bilmediğim bir şehrin, hiç bilmediğim bir sokağındayım... Yanlız mıyım? Tabiki de "Hayır"... Sensizliğim ve tıklım tıklım yalnızlığım benimle... Sen peki? Sende bensiz misin ? Yoksa aklından bile geçmeyen bir geçmişin miyim senin için ? Se...