48.Bölüm

14.2K 823 62
                                    

Bölümler sık gelmeyecek demiştim biliyorum ama yazma fırsatı bulduğum an yazmaya devam edeceğim. Belirli bir gün yok bölümler için 😁 multi medyada bölüm şarkımız var. Beğeneceğinizi umuyorum.
Keyifli okumalar...
.....

"Yüreğim ağır yaralı derinden

Yanmaz artık istesemde yeniden

Çok yaralar sardı bu kalbim amma

Bu yara kapanır mı bilemem..."

{ Selim GÜLGÖREN - Yüreğim Ağır Yaralı }

"Ne demek senin evinde?" diye tıslarcasına soran Emre'nin kalbindeki ateş artık bütün bedeninde infilak etmiş durumdaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ne demek senin evinde?" diye tıslarcasına soran Emre'nin kalbindeki ateş artık bütün bedeninde infilak etmiş durumdaydı. Kendisinin iki aydır aradığı kadın burada, burnunun dibinde miydi yani? Anonim bir söz aklına geldi o an 'insan gözünün önündekini göremezmiş' tamda böyle olmuştu demeki. Ayaz ve Yağız' da ellerindeki kadehleri sert bir şekilde masaya bırakıp Emre'nin yanında Tufan abinin karşısında durmuşlardı. Tufan abi ise oldukça rahat ve kendinden emin duruşunu devam ettiriyordu. Öfkeden yüzünün rengi kırmızıya dönmüş olan Emre'nin bileklerini tutarak yakasını onun ellerinden kurtardı. Yüzündeki hafif gülümsemeyle biraz önce kalktığı sandalyesine geri oturdu, karşısında yüzleri allak bullak olmuş üç genç adam bırakarak. Masaya bıraktığı kadehini eline alıp tek seferde bitirdi.

"Oturun." Ses tonu sakin ama herhangi bir itiraza yer bırakmayacak cinsdeydi.

"Tufan abi, Yağmur benim evimde ne demek?" diyen Ayaz kendini zorlukla sakin tutuyordu. Emre'nin öfkeden gözü dönmüş haldeydi ve Tufan abiye karşı atak yaptığı an Yağız engeline takıldı.

"Sakin ol." Dedi kendinden beklenmeyecek bir sakinlikle ve kısık bir sesle Yağız.

"Ne sakin olacağım Yağız! Duymadın mı ne dedi?"

"Oturun!" diye tekrarladı Tufan abi, bu defa emir veren bir ses tonuyla.

Sandalyelerine geri oturan genç adamların her birinde farklı bakışlar hakimdi. Emre'nin gözlerindeki öfke her şeyi yakıp yıkacak bir potansiyele sahipken, Ayaz'da gözle görülür bir rahatlama vardı. Yağız her zamanki şüpheci bakışlarını eksik etmiyordu. Tufan abinin bunu bilerek söylediğini ve arkasından başka bir şey geleceğini tahmin ediyordu. Bu dğüşüncesini sesli olarak dile getirmekte çekinmedi.

"Bunu şimdiye kadar söylememe sebebin ne bilmiyorum ama şimdi söylediğine göre daha önemli bir sebebi var değil mi?"

"Sebebin her neyse canı cehenneme. Adresini söyle hemen! Onu görmeliyim." Diye söze giren Emre'nin ses tonu son kelimelere geldiğinde oldukça kısık çıkmıştı. İçi yanıp tutuşurken, deli divane bir halde sevdiği kadını görmek isterken bir taraftanda karşılaşacağı şeyden ölesiye korkuyordu. Sevdiği kadın onunla delice kavgalar ederdi, bağırır çağırırdı ama bu defa bunların hiç birisini yapmamıştı. Susmuştu... sessizce gitmişti... işte Emre'yi en çok korkutan şey buydu. Yağmur'un sessizliği.. mekanda yankılanan şarkı yerini Sezen Aksu'nun o hoş güftesine bırakırken, Şile'ye giderken birlikte dinledikleri şarkı doldurmuştu ortamı. Ben sende tutuklu kaldım.... kendini duygusallığa kaptırmaması gerektiğinin bilincinde olarak konuya odakladı.

GÖZYAŞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin