YAĞMUR'UN GÜNLÜĞÜNDEN...

13.2K 729 52
                                    


Merhabalar:) yaklaşık 1 buçuk aydır ayrıyız sizlerle. Öncelikle merak edenlere yazamama sebebimi söyleyeyim, doğum yaptığım için mecburi ara vermek zorunda kaldım. Bazı okurlarımın özelden mesajlarında sordukları gibi kitap olacağı için bırakmadım. Şuan öyle bir durumda yok zaten😊 sizleri ve yazmayı çok özledim. Hikayemin kalan bölümleri ve tüm sahneler hazır sadece benim yazmamı bekliyorlar. Kısmetse bu ay sonu yada haziran'ın ilk haftalarında yazmaya devam edeceğim ancak kesin olmadığını özellikle belirtmek isterim. Kimseyi yanlış bilgilendirmek istemiyorum çünkü zaman ne gösterir bilemiyorum. Şimdi sizi gelecek bölümlerde sıkça okuyacağımız Yağmur'un günlüğünden bir bölümle başbaşa bırakıyorum.

Keyifli okumalar....

...YAĞMUR'UN GÜNLÜĞÜNDEN...

17 Aralık 2015

"Şuan oturduğum kafede insanların telaşlarını izliyorum. Kimisi dünya ile iletişimini kesmiş, kimi kendi telaşına düşmüş dalgınca yürüyor. Kimisinin kulağında kulaklık dünya umurunda değil. Herkeste bir hayat telaşı, herkesde biryerlere yetişme arzusu...
Ne kadar zaman oldu buraya geleli bilmiyorum. Paris..... aşkın başkenti! Oysa benim aşkımın başkenti senin olduğun yerdi.. Her geçen saniye bedenime işleyen soğuk artık beni üşütmüyor bile. Şuan tam karşımda oturan bir çift var. Oğlan, kızın boynuna kendi atkısını sararken bakışlarından bile belli oluyor onu sevdiği... Belki de yanılıyorumdur. Ben, bana bakan o kehribar rengi gözlerde de aşkı görmüştüm.
Yanıldım mı? Bilmiyorum. Belki de yanılmamışımdır. Gördüklerim, hissettiklerim... hepside yalan olamazdı. Belki bir anlık hataydı yaptığın ama o hata ikimizinde hayatına mâl oldu. Ah ömrümün sebebi... Ah kalbimin hala koştuğu adam, sen bilir misin, akşama kadar seni beklemenin ne demek olduğunu? Sırf kokun sinmiş diye bir hırkayı bile günlerce üstünden çıkarmamayı? Geceler sabaha ulaşana kadar seni düşünüp, seni beklemeyi? Sen bilir misin, sensizliğin ne kadar acı verebileceğini? Ben biliyorum..... Acı çeke çeke öğrendim, yokluğundan acıyı..... Özlüyorum desem bir yararı olur muydu? Ya da seviyorum desem? Şimdi hırkam artık 'sen' kokmuyor. Yatağımda senin kokun yok....

Ben her gün yaptığım gibi yine Notr - Damme Kilisesi' nin yanındaki salaş ama sıcak, küçük bir kafede Seine Nehri' ni izliyorum. Garsonlar artık ilk günlerdeki gibi tuhaf bakmıyor bana. Onlarda alıştılar sanırım beni hergün saatlerce burda görmeye.
Güneşli günlerde gözleri renk değiştiren, kumral ve uzun boylu Yunan çocuk, her zaman ki gibi benimle konuşabilme derdinde. Ne zaman günlüğümden gözümü kaldırsam göz göze geliyoruz. Ah be güzel bakışlı çocuk, benim kalbim bu kadar yaralıyken, bu kadar kırgınken ben kimsenin kalbine iyi gelmem......

Şimdi bu yanlızlığıma yoldaş senden bana kalan iki şey var. Biri kalbimdeki yokluğunun acısı, diğeri ayakta kalıp devam etmemi, pes etmemem gerektiğini her hareketinde hatırlatan karnımdaki hediyen...."

Hırçın Menekşe'n

GÖZYAŞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin