"Öğrendim ki, kimi sevdiğin önemliymiş. Uzun yolu göze alamayana kelebek olunmazmış. Nefesi yetmeyenle dipde hazine aranmazmış, aşkın ibadetini bilmeyene bayram bağışlanmazmış....."
....İclal AYDIN...
"Bir kaç gün daha kalsaydık neden bu kadar acele ediyorsun anlamıyorum. Hafta sonunuda burda geçirebilirdik."
"Canım kaç sefer anlattım sana hem yapmam gereken önemli işlerim var hem Cumartesi akşamı iş yemeğimiz var hem de Pazar günü Toprak' ın teyzesi gelecek düğün için. Ayrıca daha gelinlik bile almadık ve benimde kıyafetim hazır değil. Bütün bunlar için sadece bir haftamız var. O Ayaz denen adamıda öldüreceğim zaten iki ayağımızı bir papuca soktu."
"Senin tenine, kokuna öyle alıştım ki , senden ayrı tek saniye geçirmek zor geliyor."
"İnan bende sende ayrı zaman geçirmek istemiyorum artık ama bu durumda ne yapabilirim?"
"Düğünden sonra bana taşınsan, birlikde yaşasak? Ne dersin?"
"Emre.... bunun için çok erken değil mi?"
"Neden erken olsun? Sencede bu sınırı geçmedik mi artık?"
"Haklısın ama..."
"Ama hala tereddütlerin var! Hala mı Yağmur?" derken sesi sitem doluydu.
"Senin hakkında hala tereddütlerim olsaydı kendimi sana teslim etmezdim! Nasıl düşünürsün bunu? Benim aklımdan geçen tek sebep her şey bu kadar yeniyken, şimdide aynı evde yaşarsak aramızdaki bu ilişkinin yaralanabileceğiydi. Hayır deme sakın bana! Bir şeyleri yeni yeni aşmaya başladık ve yeni deneyimler yaşadık bu yüzden ilişkimiz her türlü yanlış anlaşılmaya veya anlaşılmamaya çok müsait. Beni korkutan tek şey bu. Bırakda son iki gündür yaşadıklarımızı biraz sindirelim ve aynı evde yaşama konusunuda ondan sonraya bırakalım."
Benimde sesim oldukça sitemkar çıkmıştı. Birlikde geçirdiğimiz son iki muhteşem günden sonra kavga etmeyi istemiyordum ama Emre bazen fazlasıyla inatçı olabiliyordu. Derin bir nefes alıp başımı önüme eğerek, gözlerimi kucağımda birleştirdiğim ellerimde sabitledim. Arabanın durmasıyla bakışlarımı yeniden Emre'ye çevirdim. Bir elini sol yanağıma uzattı ve baş parmağıyla usul usul okşamaya başladığında, hissetiğim duygu yoğunluğuyla gözlerim kapandı.
"Seni öyle benimsedi ki kalbim, senin yanımda olmadığın her an atmayı unutuyormuş gibi hissediyorum. Seni nefes aldığım her saniyemde yanımda istiyorum. Suç mu bu? Günah mı? Umrumda bile değil. Suç olsa cezamı çekerim, günah olsa cehennemde yanarım. Senin için değer güzel gözlüm, senin için her şeye değer." Fısıltılı ses tonuyla söylediği bu cümleler ruhuma işliyordu sanki.
"Aşk sana değer nefesim. Sadece kısacık bir süre izin ver bize."
"Bize." Bu kelimem hoşuna gitmişti ve bende gülümseyerek tekrarladım.
"Bize." Dudaklarıma hafif bir öpücük bıraktıkdan sonra yola devam ettik. Artık evimin önüne gelmiştik.
"Ne yapacaksın bugün?"
"Üstümü değiştirip şirkete geçeceğim. Halletmem gereken işler var. Haftaya hiçbirini yapamam, hazırlıklar dolayısıyla meşgül olacağım."
"Of şimdiden ayrı düştük yani." Öyle dertli bir edayla söylemiştiki bunu kahkaha atmamı engelleyemedim.
"Gül bakalım sen ama bunun sana ceza olarak döneceğinden emin olabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZYAŞIM
RomanceŞimdi hiç bilmediğim bir şehrin, hiç bilmediğim bir sokağındayım... Yanlız mıyım? Tabiki de "Hayır"... Sensizliğim ve tıklım tıklım yalnızlığım benimle... Sen peki? Sende bensiz misin ? Yoksa aklından bile geçmeyen bir geçmişin miyim senin için ? Se...