Saçları uzun olan kadınları sevin azizim.
Her telinde şiir yatar o saçların.
Uzun saçlarını kesen kadınları daha çok sevin...
her telinde bir acı yatar o saçların. Hele ki bir kadını saçlarını kestirmek kadar yıktı iseniz,
siz bir zahmet kadınları sevmeyin azizim...(#şiirsokakta sayfasından alıntıdır.)
♡♡♡♡♡♡♡♡♡"Seni görmeyi beklemiyordum ama gördüğümde ne kadar özlediğimi farkettim aşkım ve seni geri istiyorum."
Kadının söylediği her kelime başıma balyoz misali vuruyordu. Özellikle 'seni geri istiyorum' cümlesi... geri istiyorum! Bu daha önce Emre'nin bana anlattıklarının aksine bir geçmişleri olduğunun kanıtıydı.
"Emre!" bir sitem ya da daha çok isyan edercesine çıkmıştı bu defa sevdiğim adamın ismi dudaklarımdan.
"Yağmur." Gözlerindeki şok olmuş ifade bir çok şeyin açıklaması gibiydi. Isabell'in kolları hala boynundayken, bulunduğu durumdan memnun olan tek kişi vardı aramızda ve bu kişi ben yada Emre değildik. Kadının yüzün ki halinden memnun gülümsemesi benim her saniye daha çok aşkımdan kaybedişimin ıspatıydı. Dünya dönmeyi bırakmış ve olduğumuz saniyede donmuşuz gibi hissediyordum.
"Yağmur bu.. bu olanları açıklayabilirim, dinle lütfen." Derken beni ürkütmek istemiyormuş gibi yavaşça yanıma yaklaşıyordu. Bense transa girmiş gibiydim gördüklerim ve duyduklarım karşısında. Aklım ve kalbimin savaşı yeniden başlamıştı. Kalbim 'dinle! Bu kadar kolay olamaz.' diye çığlık çığlığa bağırırken, aklım 'ben sana demiştim! Sana güvenme demiştim.' Diyordu. Kalbim haklıydı, olamazdı, onca yaşadığımız şey yalan olamazdı. Yapmazdı bize bunu. Yoksa sandığım kadar iyi tanımıyormuydum? Bunca zaman bir yalana inanarak mı geçirmiştim günlerimi? Tamamen yanıma geldiğinde gözlerimi gözlerine sabitledim. Orada bütün bunların gerçek olmadığıyla illgili birşeyler görmeyi bekliyordum. Ancak içinde bulunduğum durum bunu engelliyordu. Bütün hislerim birbirine girerken beynimde dönen sözler anlık bir aydınlanma yaşamamı sağladı. 'SENİ GERİ İSTİYORUM! '
"Siz daha önce birlikdeydiniz!" durum değerlendirmesi yapmıştım ama içimden yalvarıyordum bütün benliğimle 'lütfen doğru olmasın bu.' Emre'nin gözlerini kapatıp yenilmişcesine düşürdüğü omuzları bana gereken cevabı vermişti. Doğruydu işte! Isabell ona takıntılı bir kadın değil, eski sevgilisiydi! Gözümden kayıp giden tek damla gözyaşı, yüzüme tokat gibi çarptı. Kalbimin buz tutmasına sebep olacak soğuk rüzgarlar esti içime.
"Bana yalan söyledin." Derken artık dudaklarımdan firar eden hıçkırığı da, gözümden ardı ardına akan gözyaşlarımı da durduracak halde değildim.
"Beni yargılamadan önce dinle lütfen. Sana anlatamadım, bazı şeyleri yanlış anlamandan korktum Menekşem. Yemin ederim onunla aramda bişey yok. Bu çok eski bir meseleydi....."
"Sana bunları anlatman için fırsat vermiştim. Ne olmuş olursa olsun senden duymam gerekir demiştim. Sen yalan söylemeyi seçtin."
"Hata yaptım biliyorum. Anlık bir hataydı."
"Sen bana yalan söyleyerek seçimini yaptın Emre! Bu sana ne kazandırdı bilmiyorum ama, umarım beni kaybetmene değmiştir." Diyerek arkamı döndüm. Uyuşmuş bedenimi zorlayarak adım atmaya başladım. Şuan o kadar karışmış o kadar allak bullak bir haldeydim ki hiç birley hissedemiyorum. Kolumdan tutulup çekilmemle durmak zorunda kaldım.
"Bana arkanı dönme." Ses tonuda gözlerindeki bakışlarda pişmanlık doluydu. Benim bunlara bakacak halim bile yoktu o an.
"Sana güvenmiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZYAŞIM
RomanceŞimdi hiç bilmediğim bir şehrin, hiç bilmediğim bir sokağındayım... Yanlız mıyım? Tabiki de "Hayır"... Sensizliğim ve tıklım tıklım yalnızlığım benimle... Sen peki? Sende bensiz misin ? Yoksa aklından bile geçmeyen bir geçmişin miyim senin için ? Se...