Belkide her şeyi en başından anlatmalıyım. Başıma gelen herşeyin başlangıcı bir proje oldu. Bir tatil köyü projesi... ama benim hayatımı değiştiren bir proje oldu o...
Yine her zamanki sıradan günlerden birindeydik. Ofis içi koşuşturmaların yoğunluğunda kendime vakit ayıramamakdan şikayet etsemde, ofisimi kendi oyun alnıma çevirip kendime eğlencelikler oluşturabiliyordum. Aslında şuan elimde bitirmem gereken önemli bir proje var. Eğer bu projeyi alıcı firmaya beğendirebilirsem bu hem kariyerim için ayri bir çıkış noktası olacak hemde bol kazançlı bir iş olacak. İki tarafdanda karlı olacağım. Kendimi işe nasıl kaptırdıysam artık odama giren kişinin farkında bile değildim. Masama birinin pat diye vurmasıyla korkuyla irkildim.
"Delimisin be adam o kapıyı oraya süs niyetine koymamışlar heralde. Girmeden önce şu kapıyı çalsaydınya!"
"Birincisi güzel bayan "o" kapıyı defalarca çaldım ama ses gelmedi. İkincisi ben senin patronunum ve benimle düzgün konuş. Üçüncü ve de en önemlisi ise açlıktan ölmek üzereyim, ne yapıyorsan hemen bırak yemeğe gidelim."
"Senin iş teklifini kabul ettiğim günleri büyük bir saygıyla ! anıyorum zaten merak etme. Bunu bitirmem gerek çok az işim kaldı. Saat kaç oldu ki ? "
"Bitireceğinden eminim ben ve sana güveniyorum ayrıca önümüzde daha bir haftamız var. Saatde iki oldu, ben cok açım hadi çabuk ol." Tam itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki,"Hiç itiraz etme küçük hanım ben patronum ve bu bir rica değil. Hadi çantanı mı alıyorsun neyini alacaksan çabuk ol çok acıktım ben."
"Pes" dercesine iki elimide havaya kaldırdım. Biliyorum ki karşımdaki bu yakışıklıyı acıktığı zaman kimseler durduramazdı.
Ayaz ARMAN ! Yakışıklı bir patron.. güçlü, zeki ve her kadının ağzının suyu akarak baktığı cinsten bir adam...benim ise??? Buna nasıl cevap verilir ki ? Ayaz ile üniversitede bir arkadaş ortamımızdayken tanışmıştık. Aynı sınıfta oldugum kızlardan biriyle çıkıyordu ve kızda bana Ayaz'ın bir arkadaşını ayarlamaya çalışıyordu. Sonuç olarak bana ayarlamaya çalıştığı çocukla kendisi çıkmaya başladı. Böyle anlatınca kulağa gerçektende komik geliyor ama öyle oldu. Şuan adını bile hatırlamadığım o kıza büyük bir teşekkür borçluyum. Bana Ayaz'ımı kazandırdığı için. O günlerden sonra onunla çok iyi arkadaş olduk ve bu hala devam ediyor. Ayaz benim için bazen koruyuculuğla beni delirtebilen bir baba gibi, bazen şefkati ile içimi sıcacık yapan bir abi gibi...derdimi, sevincimi ve tüm çılgınlıklarımı anlatabildiğim bir dost.. ona ihtiyacim olduğunu öylediğimde bana "neden?" diye sormak yerine hemen geliyorum diyen birisi...kısacası o benim herşeyim, bende onun. Çapkınlık turlarından kaç kere başını kurtardığımı hatırlamıyorum bile...Ofisden çıktığımızda, sekreterinden çaycısına bütün kadınların onu süzüyor olmalarına artık o kadar alışmıştım ki ona bakmayan birini gördüğümde şaşırıyordum aslında.
"Ayaz Bey size bir öneride bulunabilir miyim?"
"Elbette Yağmur Hanım, projeylemi alakalı yoksa yemekle mi?"
"Hayır şirket ile alakalı." Kaşlarını çatıp bana bakınca şaşırdığını anlamak çokda zor değildi. Çünkü ona daha önce şirketle alakalı bir öneride bulunmadığım için bu durumu yadırgamıştı.
"Çatma kaşlarını hemen sevgili patronum yoksa erkenden yaşlanıp genç bayanların ilgi odağı olmakdan çıkacaksın." deyip göz kırpdım. Bu yorumumu duyunca kızları tavlarken takındığı şekilde çapkınca bir gülümseme bahşetti bana. Bu duruma o kadar alışığım ki sadece gözlerimi devirdim. Bu hareketim onun kahkaha atmasına sebep olurdu her zaman ve yine öyle oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZYAŞIM
RomanceŞimdi hiç bilmediğim bir şehrin, hiç bilmediğim bir sokağındayım... Yanlız mıyım? Tabiki de "Hayır"... Sensizliğim ve tıklım tıklım yalnızlığım benimle... Sen peki? Sende bensiz misin ? Yoksa aklından bile geçmeyen bir geçmişin miyim senin için ? Se...