Eğer bir ortamda testosteron çoksa başın ağrıyacak demektir

50.3K 1.4K 16
                                    

Merhaba arkadaşlar bugüne bu bölümü kredi kartı dolandırıcılığı mağduriyetimin üzerine daha uzun tutma kararı alarak başladım :) 

Bayramın ikinci günü olsa da insan gurbette olunca ne bayram kutlayabiliyor ne de o bayramlardan zevk alabiliyor. Ben de işi gücü bırakıp bilgisayarımın başına geçtim 

Umarım keyif alırsınız 

öpüldünüz xoxo :)

--------------------------------

Alışveriş merkezine vardıklarında aklında nasıl bir şey alacağıyla ilgili herhangi bir şey yoktu daha mütevazı bir kıyafet mi yoksa daha seksi mi olmalıydı karar verememişti. En sonunda kendi zevkine göre bir şey bulmuştu.  Dilara, Öykü kabinden çıktığında ıslık çalmıştı. 

Öykü'yü güldürmek için beat atmayı da ihmal etmedi. "Heyy sexy bebek senin derdin ne, erkeklerin dibini düşüreceksin güzelliğinle yow yow" derken ellerini rapperların yaptığı gibi aşağı yukarı salladı. 

Cumartesi çok çabuk gelmiş, projeyle uğraşmaktan zaman akıp gitmişti. Cumartesi biraz projeyle uğraşmak için ofisine uğrayan Öykü öğleden sonra eve çıkıp geldi. Hazırlanması gerekiyordu annesine söz verdiği gibi önce kuaföre gitti. Öykünün saçları uzundu saçlarına fön çektirip yukarıdan at kuyruğu toplattı bu sırada manikür ve pedikürü de yapıldı. Eve gittiğinde çoktan kendini yorgun hissediyordu. Yeni aldığı elbisesini giymek üzere odasına geçti. 

Kan kırmızısı bir elbise almıştı boyu dizlerinin bir karış altındaydı üzerine tamamen oturuyordu. Göğüs dekoltesi yoktu elbisede zaten göğüs dekoltesi vermeyi sevmezdi çünkü göğüsleri küçüktü ve güzel bulmuyordu onun yerine sırt dekoltesi tercih etmişti beline kadar sırtında derin bir dekoltesi vardı. Elbisenin belinde de yanlarından oyuntular vardı. Ayağına siyah rugan stilettolar geçirmişti. Eline siyah bir çanta aldı Aynanın karşısına geçti makyajını tamamladı ve işte gitmeye hazırdı.

Düğünün yapılacağı otele vardığında saat 19.30 olmuştu. Kadıköy'den Moda'ya çok uzak değildi evinden çıktığı ile yarım saate gelmişti DoubleTree by Hilton otelin önüne. İçeri girdiğinde bu ihtişamlı otele tekrar hayran kaldı. Mimar olmak böyleydi işte insanlardan çok mekanlar ilginizi çekiyordu. Bütün misafirler gelmişti içerisi çok kalabalık değildi zaten mekan en fazla 150 kişi alır diyerek gözüyle mekanı tarttı. 

Salonu gözüyle tararken annesini gördü kendisini hep annesine benzetirdi yaşlanınca onun gibi olacağından adı gibi emindi. Annesi yanında yer ayırmıştı o masaya doğru yöneldi ancak önce Nermin teyzesini ve kızını tebrik edip öyle geçmeyi tercih etti. 

Esra Öykü'yü görünce küçük bir çığlık attı yüzünde büyük bir gülümseme yanakları al al olmuş heyecandan titriyordu. "Öyküüü evleniyorum benn diyerek Öykü'nün boynuna sarıldı. "Tatlım sakin ol derin bir nefes al tamam derken elini tuttu ve onunla birlikte nefes alıp verdi. Her şey çok güzel olacak bir tanem çok güzel bir gelin olmuşsun" damadı tanımıyordu ancak tanınmış bir aileden geldiği düğünün yapıldığı yerden belliydi. Damatta Öykü'nün yanına geldi onun da elini sıkarak tebrik etti. Annesinin yanına geçtiğinde annesi "sana nazarlık lazım tatlım damat Esra'yı bırakıp senin ayaklarına kapanacak gibi bakıyordu, dikkat et kadınlar düşmanın olmasın bugün".

Masada birkaç atıştırmalık vardı ancak sabahtan beri açtı bir şeyler yemeliydi yoksa açlıktan bayılacaktı. Annesine söyleyerek açık büfeye doğru yürümeye başladı oradan bir tabak aldı ve önünde ne varsa birer parça koymaya başladı. 

Hem tabaktan atıştırıyordu hem de hala tabağı dolduruyordu. O anda tabakla birlikte arkasını döndüğünde yine o delici bakışları gördü ağzında bir parça kanepe vardı elindeki tabağı şaşkınlıktan tam düşürecekken Tamer Bey tabağını tuttu ve "dikkat et küçük hanım bu güzel kıyafeti kirletmeni görmek istemem, gözlerim bu kıyafete daha doyamamışken gidip değiştirmeni affedemem".

Aşk sözleşmesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin