Seni Adi Park Yeri Hırsızı!

28.4K 1.1K 28
                                    

Selamlar benim değerli okurlarım. Güzel bir pazar günü daha yeni bir bölümle birlikteyiz. 

Umarım bu bölümden keyif alırsınız.

xoxo:)

Müzik: "ZAYN: PILLOWTALK"

-------------------

Öykü amcasıyla yengesinin evine giderken, kendini daha iyi hissediyordu. Bugünkü karşılaşmaları hiçte fena değildi. Onu fotokopi odasında gördüğünde kalbi iki kat fazla atmaya başlamıştı. Ancak onun gözlerindeki alev odayı ateşe vermeye yetecek kadardı. Daha doğrusu Okan'ı yakmaya yetecek kadar diye düşündü Öykü. Onun kıskanıyor olmasına içten içe seviniyordu. Ne de olsa kıskanıyorsa ona karşı hala duyguları var demekti değil mi? 

Toplantı odasında onunla yalnız kalmak hiç iyi bir fikir değildi. Odaya girdiğinde gözleri Tamer ile anında buluşmuştu. Sandalyesine oturmuş, ellerini beklendiği üzere masanın üzerinde kenetlemiş ve yüzünde hiçbir ifade yoktu. Gözlerinde parlayan ışık hariç! Elinde bir yığın pafta ile geniş konferans masasının üzerine dosyaları bırakırken eski hatıraların bu kadar çabuk yüzüne vuracağını hissetmemişti. 

Pürüzsüz cam masaya dokunduğunda, hissettirdikleri karşısında yenik düşmüştü, bedenini bacaklarının arasında hissettiğinde sırtındaki camın soğukluğu ve kulağındaki hayvani istekleri tekrar tekrar duyuyor, görüyor,hissediyordu. Bir an için gözlerini kapatmıştı. Onun da bu anıları hatırlamama imkânı var mıydı ki? Öykü projeyi anlatmaya başladığında ona bakmaktan kaçınmak için elinden geleni yapmış ve projedeki en küçük detaylara kadar anlatarak kendini oyalamış onun farkında değil gibi davranmıştı. Her şeyin çabuk bitmesi gerekiyordu. Bu oda Öykü'yü hatıralarla daha çok boğuyordu. 

Tamer'in ayağa kalkıp göğsünü Öykü'nün sırtına yaslamasıyla bedeni alev almaya başlamıştı. Ona doğru yaslanmak o an için güzel bir karar olabilirdi ancak ondan uzaklaşabildiği kadar uzaklaşmak ve toplantıyı bitirmek daha iyi bir karardı. Bedenin sıcaklığını bacaklarının arasında hissediyordu. Lanet olası adam Öykü'nün ne halde olduğunu biliyor gibi daha çok kendini yaslıyordu. 

Onu stilettolarıyla iğdiş ederek en güzel intikamı alabilirdi. Şuan sadece akşam yemeğine odaklanmalıydı. Eğer onu kızdırırsa akşam yemeğe gelmeyeceğini biliyordu. Bu da amcasıyla kavga etmelerine beş var demekti. Ancak yine de bir umut gelmesini istemiyordu.

Evin önüne vardığında arabasından inmeden önce düşüncelerini toplaması gerekiyordu. Belki de bu akşam yemeğe gelmezdi. Amcasına toplantı da olduğunu çok çalışması gerektiğini onun için gelemediği yalanını söyleyip bu geceyi atlatabilirdi. Sonuçta teklifi ağız ucuyla yapmış odadan çıkmadan önce yemeğe davet edildiklerini söylemişti. Tamer peki demişti ancak onun bu daveti unuttuğunu varsayıyordu. 

Annem ve yengem nefis yemekler yapmıştır. Yemekten sonra eve gitmeyip eski odamda da uyursam ertesi gün tam gaz güne başlayabilirim diye düşündü. Yanında diz üstü bilgisayarını da getirmiş olan Öykü Tamer'in gelmemesinin sebeplerini soracak olan ailesinin nutuklarını daha az dinlemek için bir bahane olarak kullanacak çalışmak zorundayım diyerek yemek sonrası eski odasına çıkacaktı. Dolayısıyla ne annesi, yengesi ne de amcasının sorularını daha fazla duymak zorunda kalmayacaktı. Artık kendini iyi ve aile yemeğine hazır hissediyordu. 

Arabasını park etmek için garaj yoluna girdiğinde her zaman park etmiş olduğu yere, park edilmiş olan siyah metalik Chrysler 300C'yi gördüğünde kendini sakin kalmaya zorluyordu. Onun bugün akşam yemeğine gelmeyeceğine kendini hazırlamıştı. O gelmemeliydi. Hem neden gelmişti ki. Burası benim evimdi. Benim mabedimdi. Benim park yerimdi. Kendini aşırı sinirli hissediyordu. 

Aşk sözleşmesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin