Kim Kardashian senin poponu görse kıskanır bebeğim!

32.4K 1K 36
                                    

Arkadaşlar merhaba size yeni bir bölüm daha sunuyorum. Hazırladığım kısmını hemen yayınlamak istedim sizleri çok bekletmemek adına. İki üç gün içerisinde yeni bir bölüm daha yayınlayacağım. Şuan diğer bölümü de hazırlama girişimlerine başlıyorum. Bitirdiğimde sizlere hemen sunacağım. 

Bu hikayeyi takip eden arkadaşlar hepinize çok teşekkür ediyorum. Düzensiz paylaşımlar yapan bir yazar olduğumun farkındayım. 

Ancak ne evde oturan bir ev hanımıyım ne de okul okuyan bir öğrenci... Çalışıyorum ve çalışma saatlerimin çok yoğun olması sebebiyle elimden geleni yapmaya çalışıyorum. 

Lütfen bu durumu mazur görün ve şimdiden anlayışlı olduğunuz için çokkkk teşekkürler.

Sevgiyle kalın.

xoxo :)

---------------------



Şirket yöneticileriyle toplantıda olan Engin Akgüner'in dahili telefonu yine çalarak onları rahatsız etmişti. Sürekli dikkatlerinin dağılmasına sebep olan telefonu sonunda hırsla açarak toplantıda olduğumu biliyorsun hala neden telefonları ofisime bağlıyorsun diyerek asistanını azarladı. 

"Evet, efendim, ben... biliyorum..." diyordu. 

"Ben bildiğinden o kadar emin değilim. Toplantı sonrası beni arayanlara ulaşacağım. Mesaj al" 

"Efendim arayan Sevil Atasoy!" Engin telefonu kapatmak üzereydi ki Sevil'in ismini duyduğu anda kapatmaktan vazgeçti. 

Yüzünde şımarık bir gülümseme ile "ona on on beş dakika sonra ulaşacağımı söyleyin." 

Telefonun ahizesini yerine koyduğunda, dikkatini işe vermeye çalışarak şirketin isim ortağı olan Mert Salihoğlu'na dönerek 

"Pro bono davaları almalıyız" 

"Yapma ama... onun dışında her şeyi yaparım biliyorsun."

"Şirket olarak kendimizden çok diğerlerini düşündüğümüzü gösterir ki bu itibarımız için çok önemli birkaç milyoneri daha kafalamak için..." 

"Peki, kabul elimizde ne var?" derken Mert usangaç bir tavırla kollarını göğsünde bağladı. 

"Bir cinsel taciz davası" elindeki dosyayı Mert'e doğru masanın üzerinden uzattı. Mert hemen ayaklanıp "Yeni nesil Robin Hood ettin beni Engin alacağın olsun" kapıya doğru yürümeye başladığında Engin arkasından "bu işi berbat etme Mert" diyerek seslendi ve on dakika sonra adamlarını yolcu etti. Aklında Sevil'den gelen telefonla birlikte kendi odasına çekilmek üzere toplantı odasından çıktı.

"S. kiminle konuşuyorsun sen." 

"Kıçınla! Ona artık kalkmasının vaktinin geldiğini eğer oturmaya devam ederse ayrı bir cumhuriyet olup bağımsızlığını ilan ettiğinde ondan vatandaşlık istediğimi Kim Kardashian'ın bile ona hayranlıkla bakabileceğini söyledim."

"Tamam, ne demeye dalga geçiyorsun ki şunun şurası iki hafta içerisinde evlenecek olan benim" diyerek poposunun gerçekten büyük mü olduğuna bakıyordu Öykü.  

"Öykücüm tanıdığım en iyi avukata ulaşmaya çalışıyorum senin için hadi ama kaldır kıçını, savaşa askerleriyle girmeyen komutan gibi oturma koltukta."

"Peki, ne yapmam lazım, söyle yapayım randevu aldın mı? Görüşecek miyiz? Hazırlanayım mı? Ne yapayım" derken hala koltukta sersem tavuk gibi poposunu yayıyordu Öykü. 

"Kalk bize yemek hazırla ben acıktım, ya da söyle işte ne bileyim. Kıçımın Spartacus'u hıh!" 

"Sen niye bu kadar gerginsin anlamadım ki bu avukatın adı ne nereden tanıştın dökül bakalım" 

"Bir müşteri işte! Sevgililerine açtırdığı hesaplar dolayısıyla tanıştık" 

"Peki onunla yattın mı?" 

"Di. Senin o küçük, pembe, bakire ağzına bu sözler hiç yakışmadı bilmiş ol ve henüz seks yapmadık."

 "Off sadece onunla birlikte olmak için beni oraya sürüklemiyorsun değil mi?" Sevil Öykü'ye ters ters bakarak sence o kadar geri zekâlı olabilir miyim acaba bakışıyla ona küçümseyerek güldü. Yarım saat geçtiği halde hala dönmemişti. Sevil dudaklarını ısırarak, kaşlarını çatmış sessizliğini sürdüren telefonu izliyordu. 

"O öyle telefonu izleyince çalmaz"

Aklında Engin'den gelecek telefon varken bir taraftan saate bakıyor genç adamdan on beş dakika içinde gelmesi gereken telefonun yarım saati geçmiş olması onu unuttuğunu düşündürüyordu. Kendini beğenmiş küstah adamdan bu davranışı bekliyordu, kim bilir onun tekrar aramasını bekliyor her zamanki davranışlarıyla ona yine nezaket kurallarından yoksun bir tavırla davranıyordu. Ona karşı hislerini kontrol altına alması gerektiğinin farkındaydı. 

Telefonu odanın ortasındaki sehpanın üzerine bırakmak için hamle yaparken telefonun elinde çalmasıyla irkildi. Bu stresli haller Sevil'e hiç yakışmıyordu. Telefonu eline alıp aç tuşuna basıp derin bir nefes aldı ve kulağına doğru götürürken boş odalardan birine geçmesi gerektiğine karar vererek kızların yanından ayrıldı. 

"Sevil bu ne hoş sürpriz" sesin bu kadar derinden gelmesi, bütün hücrelerine ulaşması hiç hoş değildi. Bu duyguları daha önce tatmıştı. Ancak sonunda bu duygular onu yalnızlığa sürükleyip ağzında ekşimsi bir tat bırakmıştı. 

"Sevil orada mısın yoksa sadece benim mi konuşmamı bekliyorsun?" 

"Merhaba Engin bu kadar küstah olmanı gerektiren bir durum yok kaba davranışlarını sevgililerine sakla, sadece senden bir isteğim olacak" 

Engin " Ah, bebeğim yatağıma girmeyi kabul ettiğini haber vermek için aradıysan, biliyorsun onun için aramana gerek yoktu. Senin için yatağımda her zaman boş yer olacak" 

"Seni kendini beğenmiş kaba adam senden kendim için hiçbir şey istemiyorum. Sadece önemli bir konu var ve bu konuyu seninle karşılıklı çözmemiz gerek, bir arkadaşımın başı dertte ve bu sorunu senin çözebileceğini biliyorum." Diyerek randevu talep etmeden cümlesini bitirip karşı tarafı beklemeye koyuldu. 

"Sahtecilik işi değil, değil mi biliyorsun pis işlerle elimi kirletmem." 

"Hayır, hayır sadece bir sözleşme var ve bunu bozmalıyız." 

"Peki, arkadaşın bir kadın mı?"

"Neden sordun?" 

"Sadece senin etrafında o kadar çok erkek görüyorum ki bir kadın olması mucize olurdu" 

"Hey birbirimize karşı kılıçları ne ara çektik?" 

"Bebeğim benim kılıcım her zaman dimdik hazır ol da seni bekliyordu." Diyerek kahkahasının sesini telefondan duydu Sevil. Ona gülmenin nasıl yakıştığını biliyordu. O gülümsediğinde vücudundaki kan akışı yüzünden kalbi tekliyordu. Hormonlarının uygunsuz tepkilerini telefondan bile hissetmek onun için hiç adil değildi. 

Bu iğnelemeye daha fazla katlanmak istemiyordu ancak bu işi çözebilecek güçlü bir avukat varsa o da Engin'di. 

"Yardım edecek misin?" 

"Benimle birlikte olacak mısın?" 

"Engin lütfen olgun ve medeni olalım biliyorum senin becerebildiğin bir konu değil ama ateşkese ne dersin." 

"Peki, yarın saat 11.00 uygun mu?" 

"Sevil ondan randevuyu kopardığında derin bir nefes aldı.

 "Anlaştık" dedi.

İki tarafında üstün körü iyi günler dileyip telefonu kapatması bir oldu.


Aşk sözleşmesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin