Kütüphane de tüm işini bitirdikten sonra kendim için ayırdığım kitaplardan birini açıp okumaya başladım. Aşk ve Gurur güzel bir alman klasiği. Filminin izleyip te kitabını okumassam ayıp olurdu. Ayrıca filmi çok beğenmiştim ve kitapta aynı olacağını düşünerekten okumaya devam ettim. Mine gibi kendime büyüteçli bir gözlük almıştım. Gerçekten de işe yarıyordu. Küçük yazılar gözümün önünden büyüyerek geçiyordu.
"Selam." diyerek Umut karşıma oturdu. Koyu kahverengi gözlerini bana çevirmiş bakıyordu. Baştan aşağı süzünce gayet iyi görünüyordu. Kendime baktığımda dağınık topuz saçlarım ve gözlüğümün yarattığı inek kız imajı. Hiç tarz değildim şuanda.
"Selam" dedim tüm tatlılığımla.
"Banada bir kitap önerir misin okumak için " dedi.
"Tarzını söyle hemen vereyim" okuduğum kitapta yerimi kaybetmemek için araya kalemimi koydum.
"Mesela elindeki kitap olabilir. Daha önce okumadım." dediğinde gözlerimi elimde tuttuğum kitaba çevirdim. Onu ben daha yeni aldım ama.
"Bende yeni başladım. Kayıtlara bakayım aynısından varsa sanada verebilirim." deyip yerimden kalktım. Bilgisayar başında duran Mine'nin yanına gidip kayıt sayfalarına bakmasını rica ettim. O bakarken Umut'ta yanımıza gelip durdu.
"Bir tane var numarasını veriyorum. Sırasından bakabilirsin." diyen Mine'ye teşekkür ettim. Umut'a beklemesini söyleyip kitabı almaya gittim. Rafların arasında dolanıp kitabın olduğu numarayı bulmaya başladım. Sayılara teker teker göz gezdirip kitabı buldum.
"İşte buradasın" dediğimde kitabı aniden elimden biri çekti.
"Ne tesadüf bende bu kitabı arıyordum." diyen Çınar'dı.
"Beni mi takip ediyorsun? Ver o kitabı bana" kitabı bir eliyle havaya kaldırdı.
"Gelde al bakalım maviş" dediğinde sinirle yüzüne baktım.
"Bana öyle seslenemezsin" bir elimle kitaba uzanmaya çalıştım. Benden uzun olmazsa çoktan alırdım da uzundu işte.
"Neden? Hoşuna gittiğini sanıyordum." dedi ve sonra "Mavişş" diye ekledi.
"Uzatma da ver o kitabı bana" eline uzanmaya çalıştım bir kaç kere sert göğsüyle çarpıştım.
"Verirdim ama sen bu kitabı başkasına vereceksin o yüzden vermiyorum." dedi. Geri çekilip yüzüne pis pis baktım.
"Nerden biliyorsun başkasına vereceğimi beni mi takip ediyordun değil mi? " dedim.
"Kulak misafiri oldum konuştuklarınıza... hem Umut kitap okumayı sevmez adım gibi bilirim." elini indirip kitabı kucağına aldı.
"Sana yakınlaşmak için yapıyor." diye devam etti.
"Bundan sanane... şimdi kitabı veriyor musun vermiyor musun?" son kez sordum. Vermezse diğer seçeneği kullanacaktım. İki kaşını kaldırıp "vermiyorum " dedi.
"İyi verme bende kendi kitabımı veririm." istemeyerek de olsa Çınara inat Umut'a kitabımı verirdim.
"Dediğimi anlamadın herhalde. Amacı kitap okumak değil."
"Olabilir ama benim için yapıyorsa bu da benim hoşuma gider."
Arkamı dönüp rafların arasında dolandım. Benim için kitap okumak istiyorsa bu daha güzeldi. Nerede bulacağım böylesine düşünceli birini. Masada oturan Umut'un yanına gidip oturdum. Kendi kitabımı elime alıp Umut'a uzattım.
"Sanırım kayıtlarda yanlış yazıyor. Kitabı bulamadım ama benimkini alabilirsin." dedim. Kitabı verirken için burkuldu. Daha yeni başlamıştım nemo'cuğuma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomanceSize hayat gibi bir oyundan bahsedeceğim. İstemeden başrolünü aldığım bir oyun. Karşıma çıkan her şeyin bir tesadüf olmadığını anladığım zaman kendimi bu oyunun içerisinde buldum. Her oyunda olduğu gibi bu oyununda bir rakibi ve kurbanı vardı. Peki...