Daha çok dans ederken konuşmayı tercih eden tiplerden değildim. Sadece müziğe uyar ve dans etmeye devam ederdim. İlk dansı Umut ile yapıyordum. Gerçi buraya gelirken dans etmeyi düşünmüyordum bile.
"İyi dans ediyorsun." diyen Umuta
"Sende öyle." dedim."Ve bende öyle...biraz mola verseniz." müzik bitmişti ve Çınar sakin bir şekilde yanımızda duruyordu. Biz daha cevap vermeden arkasını dönüp oturduğumuz yere ilerledi. Bir Umuta bir Çınara baktım. Zaten böyle ayakta dikilecek değildik ya. Elbet müzik bitince oturacaktık.
"Sen geç bende geliyorum hemen." Umut yanımdan ayrılıp gözden kayboldu. Küçük adımlarla Çınar'ın karşısındaki boş yere oturdum.
"Burada da boş yer vardı." elini yanındaki boş yere koyup bana gösterdi.
"Ben burayı tercih ettim."deyip tatlı tatlı gülümsedim.
"O boş yeri ben alabilirim sorun olmazsa." geçen sefer kazara karşılaştığım Asu denen kız pat diye Çınarın yanındaki boş yere oturdu. Çınar ise şaşkınlık içinde bana baktı. Ne diye bana bakıyorsun kız senin kucağına oturacaktı neredeyse? Kötü bir şey söylemeden kendimi frenledim. İçimdeki kamyon söforünü dışarı salacağım gün elbet gelecekti.
"Yok...sorun değil." diye cevap verdi. Asu'ya baktım bir de kendime iyi ki Demet'e gitmiştim. Yoksa bu kızın yanında sönük kalacaktım. Dekolte fuldu, eteği ise var yok gibi bir şeydi. Yaptığı makyaj ben buradayım diye bağırıyordu. Bacak bacak üstüne atıp Çınara sokuldu. Ben ise gözlerimi devirmekle yetindim.
"Sen napıyorsun burada? " Çınar kızın kollarından sıyrılmak için debeleniyordu.
"Hayatım...senin olduğun yerde bende varım." Asu Çınarın yüzüne eğilip boynuna bir öpücük kondurdu. Daha da yakınlaşıp dudağından öpecekti ki içimde oluşan bir öfke kıvılcımı beni araya girmeye zorladı.
"Kendinize bir oda bulsanız iyi edersiniz." dedim. Gerçekten yanımda böyle yılışık yılışık neler yapıyorlardı. Elimde olmadan öfkelenmiştim. Sinirden yüzüm kızarma ya başlıyordu.
"Gerek var mı ki etrafta böyle yapan bir sürü insan var." bana bakıp böyle söylediğinde gözlerimi etrafa çevirip baktım. Herkes kendi alemindeydi. Ve ben burada oturmuş onları izliyordum. Etrafımda ki bu çirkinliklere daha fazla dayanamadım. Ayağa kalkıp " Gördüğün gibi ben o insanlardan değilim olmaya da hiç niyetim yok."dedim. Çantamı alıp gitmek için hazırlanırken Çınar aniden yerinden fırlayıp bileğimden yakaladı.
"Nereye gidiyorsun?" sorumuydu bu şimdi.
"Eve, söylediğin gibi burası bana göre değil. " elimi sertçe kolundan kurtardım.
"Sen yarım bıraktığım işe devam et..." diye ekledim.
"Kaybetmeyi bile bile göze alıyorsun o zaman? " bunu söylediğinde biraz durakladım. Pes eden ben miydim? Ama burada oturup onları izlemek yerine beyaz bayrağı sallamayı tercih ederdim. Cevap vermeden hızlı adımlarla kapıya doğru koşturdum. Tam çıkacaktım ki bu defa biri daha kolumdan tuttu.
"Nereye?" arkamı döndüğümde Umut olduğunu gördüm.
"Burada daha fazla kalacağımı sanmıyorum." dedim.
"Bende tüm gözleri senin üzerine toplayacak bir şey bulmuştum." bu sözlerin üzerine merakım arttı. Umut'un yüzüne bakıp "ne buldun" dedim.
"Sesin güzel mi sorusu saçma kalır... Zaten konservatuar okuyorsun . Bu yüzden direk konuya giriyorum." cevabımı hala vermeden diretince yine sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomanceSize hayat gibi bir oyundan bahsedeceğim. İstemeden başrolünü aldığım bir oyun. Karşıma çıkan her şeyin bir tesadüf olmadığını anladığım zaman kendimi bu oyunun içerisinde buldum. Her oyunda olduğu gibi bu oyununda bir rakibi ve kurbanı vardı. Peki...