Bölüm 22

3.1K 181 1
                                    

Sabah olduğunda gözlerimi zar zor açmıştım. Pencereden içeri giren gün ışığı gözümü tamamen alıyordu. Yavaşça yatağın içinde hareket ettim. Gece ördüğüm duvar yıkılmış ve Çınar ortada yoktu. Bu çok iyiydi işte uslu çocuk ne yapacağını iyi biliyor. Akşamki sözümü dinleyip sabahtan kaybolmuş. Üzerimdeki yorganı atıp yataktan kalktım. Adımımı attığımda birinin çığlık atmasını duymamla yatağa zıplamam bir oldu.

"Ahhh...dozer gibi geçtin üstümden...midemi hissetmiyorum." yerde iki büklüm yatan Çınara baktım.

"Orada ne arıyorsun?" dedim.

"Bu küçük yatakta yere düşme ihtimali oldukça yüksek...düşmüş olamaz mıyım?" dediğinde ben gülmeye başlamıştım bile. Az önce bastığım yumuşak bir halı değilde Çınarın göğsü müydü yani. İşte buna gülerim.

"Bu senin sorunun ve hala buradasın" diye hatırlatma yaptım.

"Gidiyorum şimdi... En azından bir günaydın deseydin." ayağa kalkıp gerinince tüm vücudu ortaya çıktı. Daha doğrusu baklavaları. Ben ona iştahla bakarken o rahat rahat esniyordu. Bir an önce kendimi toparlayıp tekrar konuya döndüm. Ne demişti bu bir günaydın mesajı mı?

"Günaydın ve güle güle...hadi çık burdan" ayağa kalkıp onu odadan dışarı çıkarmaya çalıştım ama nafile.O vücutla beni alt etmesi normal tabii..
"Sanada günaydın" deyip burnumun ucunu öpüp kaçtı pislik. Yine amansız yakalandım ve bi beş saniye kendime gelemedim. Bu çocuk ne yapıyordu bana böyle!? Zihnimi meşgul etmesine engel olmak için banyoya gidip el yüzümü yıkadım. Odama geri döndüğümde masada telefonumun ekranı yanıp sönüyordu. Son anda yetişip elime aldığımda beş cevapsız arama olduğunu gördüm. Üç tanesi Sevilim iki tanesi Umut'tan gelen aramaydı. Sevil'e kızgınlığım hala geçmediği için aramalarına cevap vermiyordum. Umut'un neden aradığını bilmiyordum. Okulun son haftaları hiç görüşemediğimiz için olabilirdi. Geri arama çizgisini kullanıp geri dönüş yaptım. Bir çaldı iki çaldı...kaldıran olmadı. Tam zamanlama kapı çaldı ve içeri Azra  girdi. Sanırım bu evde gel demeden içeri giriliyordu.

"Kahvaltı yapmadan çıkıyoruz hazır mısın?"

"Hayır...ama beş dakika içinde hazır olurum." dedim.

"Tamam...aşağıda bekliyoruz." deyip kapıyı kapatıp çıktı. Elimden geldiği kadar hızlı giyindim. Kalın boğazlı bir kazak ve kot pantolon klasik ben. Geceden hazırladığım küçük valizi de alıp koridora çıktım. Merdivenleri inmeye başladığımda herkes aşağıdan beni izliyordu. Demek bu evde herkes fazlasıyla hızlıydı ben hariç.

"Hazırsan çıkalım."

"Evet baba...gidebiliriz." deyip babamın koluna girip kapıdan çıktım. Dışarıda biraz olsun hava yumuşamamıştı. Yine buz gibi rüzgar beni olduğum yerde titretti. Babam Çınar ile birlikte çantaları arabaya koyarken yanlarına gittim.

"Ben ona yardım ederim...sen arabaya geç baba."dedim. Babam başını sallayıp arabaya bindikten sonra Çınara döndüm.

"Sen bu evde kiracı değil misin ya da misafir  otur evde keyfine bak...neden bizimle geliyorsun?" ellerimi kavuşturup omzumu arabaya yasladım. Boyunlu ğunu ağzından çekip bana baktı.

"Aynı şekilde misafir olarak katılıyorum size babanın daveti kıramadım. Seninle kayak yapmak güzel olacak." dedi. Ben ona ne desem boştu. Her zaman kendi dediği kendi bildiğini olacaktı.

"İyi ne yaparsan yap" deyip arabaya binmek için arka kapıyı açtım.

"Hey...sen bana yardım edeceğini söylemiştin."

"Lafın gelişi söyledim ben onu." yerime geçip kapıyı sertçe kapattım. Kemerimi de bağlayıp her şeye karşı tedbirimi almış oldum. Ön koltukta oturan Azra arkasını dönüp bana bir şey uzattı.

OYUN BOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin