Öğleden sonra sınıfta tek başıma oturuyordum herkes dışarı çıkmayı tercih ederken ben yaz yağmurlarında ıslanmamak için içeride kalmıştım. Dün zaten ıslanmaktan ziyade banyo yapmıştım. Bir yandan hasta olmadığıma şükür ediyordum. Masamın üzerine başımı yaslayıp düşüncelere dalmıştım. Aslında aklım hâlâ annemin Çınarla ne konuştuğundaydı bu kadar meraklı olmak zorunda mıydım ben? Bir gün bu merakım yüzünden başa bir iş gelecek bunu adım gibi biliyordum.
"Alevvvv...."dedi biri görüş alanıma girmeden. Arkamda olduğu belliydi ama sesi tanıdık gelmişti. İsmimin son harfini uzatarak söyleyen ahmak kimdi gerçekten merak ediyordum. Sanırım beni tanımıyordu çünkü ismimin bu şekilde söylenmesinden hiç mi hiç hoşlanmadığımı bilirdi. Başımı yattığım masadan kaldırıp arkamı döndüm.
"Sen miydin?"dedim. Bir yandan yüzüme dökülen saçlarımı çektim. Buğra 'yı benim sınıfımda görünce şaşırmıştım. Az önce ona ahmak mı demiştim zeytuni gözleri hatırına geri alıyorum sözümü. Neyse ki küçük harflerimi kullanmak yerine içimden geçirmiştim.
"Hayret... koruyucu kız arkadaşın yanında değil."dedi. Sevilden bahsettiğini hemen anlamıştım. Geçen defa Buğra'yı hastalıklıymış gibi yanımdan uzaklaştırmıştı.
"Bugün dersi olmadığı için çalışıyor."dedim. Karşımda ki boş sıralardan birine oturdu.
"Merak etme sandığın kadar kötü biri değilim."dedi birden bire.
"Öyle olduğunu düşünmedim."diye hemen cevap verdim. Neden konuyu hemen buraya getirdiği ise içimde Sevil'in haklı olduğunu düşündürüyordu.
"Tamam o zaman arkadaş olmamızda bir sıkıntı yok."dedi. Söylediklerine sadece başımı sallayıp karşılık verdim.
O sırada Çınar kapıda göründü birden bire.
"İşte buradasın maviş yalnız başına ne yap... " Sözleri bizi görünce havada asılı kaldı. Ve içerideki atmosfer bir anda değişti. İstifini bozmadan bana doğru geldi. Masamın kenarına oturup kolunu omzuma attı. Vay canına her zaman böyle davranırdı ama temas kurmazdı.
"Yalnız olmadığımı görüyorsun."dedim Çınarın omzuma attığı kolunu indirirken tatlı tatlı gülümsedim.
"Selam Çınar partiden beri seni ortalıkta göremiyorum."dedi Buğra. Oysa Çınar onu fark etmiş ama görmezlikten gelmişti. Niye böyle bir şey yaptığını bilmiyordum ama partide birlikte takıldıklarını fark etmiştim. Arkadaşlardı. Benim bilmediğim pek fazla arkadaşı vardı Çınarın.
"Ortalıkta takılmıyorum bence istersen sende öyle yap."Çınar yine uyarıcı sinyaller vermeye başlamıştı. Artık etrafımdayken bunu yapmaya bir son vermeliydi.
Buğra bir anlık bana baktı sonra tekrar Çınara döndü.
" Senin işin yok muydu.? Az önce kafeterya da Asu'yu götürüyordun bence sen yarım kalan işini hallet ve öyle gel."diye tersledi. Şoka uğrayan ben oldum. Duyduklarımın doğru olup olmadığını bilmediğim için doğru dürüst tepki veremedim. Sadece Çınarın yüzüne baktım sanırım Buğra'nın böyle bir şey söyleyeceğini düşünmemişti.
"Senin hakkındaki kötü düşüncelerini üzerinden çeksinler diye yaptım."dedi hemen bana bakarak.
"Söylediği şey doğru muydu?"diye sordum. Hala inanmak istemiyordum.
"Sen burada uyurken bütün okul bununla ilgileniyordu."diye araya girdi Buğra tekrardan. Muhtemelen o da bana bunu haber vermek için gelmişti buraya. Daha kendisini tanımıyordum bile.
"Yapmasaydım sözümü tutmadığımı düşünecektin."
Çınara resmen gülmek istiyordum. Sadece sinirden başka bir şegden değil. "Şimdide çok farklı bir şey düşündüklerini sanmıyorum...bu şekilde sadece kendini rezil etmeye devam ediyorsun."dedim. Bana verdiği sözü bu şekilde tutacağını bilseydim buna engel olurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomanceSize hayat gibi bir oyundan bahsedeceğim. İstemeden başrolünü aldığım bir oyun. Karşıma çıkan her şeyin bir tesadüf olmadığını anladığım zaman kendimi bu oyunun içerisinde buldum. Her oyunda olduğu gibi bu oyununda bir rakibi ve kurbanı vardı. Peki...