Çınara başka bir yere gidelim dediğim de onun her zaman takıldığı kulübü kastetmemiştim. Hatta söylediğim şey yanından bile geçmiyordu Çınarın burada yaptığı en son olaydan sonra. Belki o zaman yaptığı hatayı hatırlamıyordu ve şu an da buraya gelip eğlenmeyi uygun bulmuştu. Bende bunu yüzüne vurup onun keyfini kaçırmak niyetinde değildim. Bu yüzden sessiz kalmayı tercih ediyordum. Ben kulübün önünde beklerken Çınar arabayı park edip tekrar yanıma geldi.
"seni buraya getirdim çünkü bir kez bile benimle dans etmiş değilsin."deyip bana elini uzattı.
"Alkol alıp kendinden geçmeyeceksen kabul ederim."dedim. Çınarı defalarca alkollü bir şekilde görmüştüm ve bu defa bilinci yerindeyken bu sözü alarak bunu garantilemiş olurdum.
"tamam şimdi geliyor musun?" bir Çınara bir uzatmış olduğu eline baktım. Söz vermişti sonuçta cayacak değildi ya. Başımı sallayıp uzatmış olduğu elini tuttum. Merdiven basamaklarını yavaş yavaş çıkıp içeri girdik. Ortam yine aynıydı değişen tek şey pist alanında dans eden bir kaç çifti. Gözüm bar kısmına takıldı belki bu defa da Demet'le karşılaşabilirdik. Ama onun yerinde bir başkası vardı. Hafta sonu olduğu için yer değişikliği yapmıştı sanırım. Çınar piste yakın bir masa gözüne kestirdiğinde beraberinde beni de yanına çekti. Köşeye geçip oturdum hemen dinlenmek biraz da olsa iyi gelirdi. Çınar ayakta durup etrafına bakmaya başladığında bende başımı aynı yöne çevirdim ama ortalıkta kimse yoktu.
"kime bakıyorsun?"dayanamayıp sordum.
"sadece tanıdık yüz var mı diye baktım." yan tarafım da boş olan yere oturdu.
"Eee dans ?" diye yüzüme baktı.
"Off Çınar az oturalım sonrası için söz veriyorum."
"İyi sen otururken ben içeçek bir şeyler alacağım."diye ayağa kalktı tekrar. O arada cebimden telefonumu çıkarıp Sevil'e ne yaptığını soran bir mesaj attım. Birkaç dakika geçmeden cevap geldi.
Eve gitmek üzereyiz
Bu kadar çabuk mu dönüyorlardı gerçi onlar sabahtan beri dışarıda takılıyorlardı. Bize göre normaldi. Tam cevap verecekken Sevil beni aramaya başladı. İçeride yavaş müzik çaldığı için telefonu kaldırdığımda bağırarak konuşmak zorunda kalmadım.
"Siz nereye kayboldunuz?" diye sorarken sesi hayli meraklıydı.
" Çınarla kulübe geldik."
"Bunun için seni zorladı mı?"
"Hayır, ben kabul ettim."dediğimde şaşırdığını tam buradan anlayabiliyordum.
"Bizde geliyoruz öyleyse ."diye arkadan Umut'un sesi yükseldi. Onun enerjisi hala bitmemişti sanırım.
" Harika olur."dedim ben de. Çınar elinde içeceklerle ayakta dikilince elimle oturmasını işaret ettim. Kiminle konuştuğumu merak ediyordu.
"Birazdan oradayız."
"Tamam görüşürüz."diye telefonu kapattım. Çınar hala yüzüme bakıp cevap beklemekteydi. Getirdiği içecekten bir yudum alıp cevap verdim.
"Sevil ve Umut buraya geliyorlar."
"Eğlenceli olacak, dördümüz tekrar bir arada. " deyip arkasına yaslandı. Bende oturduğum koltuğa yaslanıp içeceğimi elime aldım. Çınarın bana getirdiği şeyin tadı hoşuma gitmişti. Bu yüzden içindekini çabucak bitirip boş bardağı yerine bıraktım.
"Selammm" diyerek Çınarın yanına oturan genç adama baktım. Bakışlarını bana çevirdiğinde kim olduğunu bilmiyordum.
"Selam Alp bende etrafta sana bakıyordum."Çınar cevap verdiği zaman aklıma geldi. Ece'nin bana saydığı birkaç ismin arasında bu da vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomanceSize hayat gibi bir oyundan bahsedeceğim. İstemeden başrolünü aldığım bir oyun. Karşıma çıkan her şeyin bir tesadüf olmadığını anladığım zaman kendimi bu oyunun içerisinde buldum. Her oyunda olduğu gibi bu oyununda bir rakibi ve kurbanı vardı. Peki...