Yemek yedikten sonra odama geçmeyi planlasam da işler o kadar kolay olmadı. Buğra ile benim aynı okulda olduğumuzu hatta tanışık olduğumuzu duyan annem ve babası çok iyi anlaşacağımızı söyleyip durdular. Ardından onunla sürekli konuşma mecburiyetinde kalıyordum bunu hiç istemediğim halde. En son annemin de ısrarıyla hava almak isteyen Buğrayı balkona davet ettim. Hayır demeden kabul etti ve peşimden balkona kadar geldi. Kapıyı açık bırakıp geniş balkonumuzdaki salıncağa oturdum. Araya belirli bir mesafe bıraktığımda yanıma gelip oturdu.
"aranızdaki engeller aşılmış gibi."dedi. Bana baktığından emindim o yüzden ona bakmamak için gözlerimi karanlık gökyüzüyle buluşturdum.
"evet, bir şans verdim. "dedim sadece kendimi açıklama yapma mecburiyetinde görmüyordum.
"şu aramızdaki nefret ilişkisini düzeltmek istiyorum." son olaydan sonra bulunabilecek en güzel isimdi bu ve o ilişkiyi düzeltmekten bahsediyordu. Herkese bir hak tanımışken ona tanımamak yapabileceğim en kötü bencillik olurdu. Bu yüzden konuşmasına fırsat vermek istedim.
"olabilir."derken söylediklerini dinlemek için başımı ondan taraf döndüm.
Konuşmak için rahat bir pozisyon alıp arkasına yaslandı. "başta senden hoşlandım ama daha sonrası Çınara olan inadımdandı ve her şeyi bilmen gerektiğini düşünmüştüm Çınar kazandığı halde arabamı bana geri verip iddiayı sonlandırdı...daha öncesinde bu kısmı atlamıştım çünkü çok kızgındın."dedi. Gözleriyle bana özür diler gibi bakıyordu.
"iki arkadaş olayı çok saçma bir yere taşıdık ve artık arkadaşta değiliz beni her gördüğünde düşman gibi bakıyor belki de seni elinden alacağımı düşünüyordur ama bu mümkün değil...ve o gün seni öyle eve gönderdiğim için üzgünüm."diye sözünü bitirdi. Bu şekilde bir konuşma beklemiyordum ondan daha çok o gün yaptığı gibi alayla dalga geçer gibi konuşacağını düşünmüştüm. Yaptığı bu konuşma benim düşüncelerimin yanından bile geçmiyordu.
Sırtımı onun gibi salıncağın arkasına yaslayıp uzandım. Yüzüne bakmak için tekrar başımı çevirdim."evin yolunu gayet iyi buldum ama arkadaşlığınızın benim yüzümden bitmesine üzüldüm açıkçası."dedim.
"senin yüzünden olmadığı kesin sen sadece bahane oldun aramız patlamış araba tekeri gibi hep bir sönüktü bundan sonrada ilerleyeceğini sanmıyorum."
"imkansız değil yine de."diye ekledim.
"orası öyle."dedi. Başını geriye yaslayıp karanlık geceyi aydınlatan ay ışığını izledi. Bende aynısını yaptım ama daha çok ayın etrafında dans eden parlak yıldızları seyrettim. Buradan sonra konuşmanın yönünü onun babasıyla benim annem hakkında oldu. Fark ettiğim şey onun da benim annemi düşündüğüm gibi babasının mutluluğunu düşündüğüydü. Çok fazla derine inmeden ailesi ve babası hakkında konuştuk. Sonra benim ailem hakkında ve sonrası da kendiliğinden gelen bir sohbete dönüştü. Uzun zamandır kimseyle konuşmamış olduğunu fark ettim aynı şekilde benimde. İçeri girdiği ilk anda düşündüğüm bu iş asla olamaz düşüncesi yerini artık olur bu iş kısmına bırakmıştı. İleri de annem babasıyla birlikte olsun ya da olmasın biz sadece arkadaş olarak kalacaktık.
************************************************************************
Sabahın erken saatlerinde Çınar beni arayıp günün planını yaptı. Karşı koyamadım çünkü dün kendi kendine oluşturduğu planı annemin daveti üzerine askıya almıştım. Çalıştığı halde bir iki saatlik kaçamak yapacağını söyleyip beni sahil kenarına çağırmıştı. Şimdi de deniz manzarasını izleyip dün akşamki misafirin kim olduğunu Çınara anlatmanın yolunu arıyordum. Ne tepki vereceği gün gibi ortada olsa da şansımı deneyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomanceSize hayat gibi bir oyundan bahsedeceğim. İstemeden başrolünü aldığım bir oyun. Karşıma çıkan her şeyin bir tesadüf olmadığını anladığım zaman kendimi bu oyunun içerisinde buldum. Her oyunda olduğu gibi bu oyununda bir rakibi ve kurbanı vardı. Peki...