Bölüm 31

2.5K 143 6
                                    

Yarım saatlik bir zaman dilimini bile uyuyarak geçirmiştim. Aslında bu aklımda olan bir şey değildi kendiliğinden gerçeklesmişti. Başımı camdan ayırıp etrafıma bakındım. Başımda bekleyen şoför ve benden başka kimse yoktu.

"Son durak hanımefendi." diye hatırlatma yaptı. Sonra arkasını dönüp gitti. Valizimi alıp otobüsüne indim. Bir sonraki durağa gitmek için yürümeye başladım. Bazen ne diye böylesine işkenceler çektiren okulu seçtim diye kendime söyleniyorum. Annemin haklı olduğu bir nokta daha. Bir sene daha hazırlan başka tercihler yap. Ama ben ne yaptım kendi evim varken böylesine uzak yolu çekip bir de üstüne ayrı ev tutup çile çekmeye razı oldum. Son iki yıl sonra bu eziyet tamamen bitmiş olacaktı. En azından kendimi bu şekilde avutabiliyordum.
Yolda ilerlemeye devam ederken arkamdan gelen korna sesiyle duraksadım. Aklıma gelen ilk Çınar olsada onlar çoktan gitmişlerdir diye düşündüm. Neden tahmin ediyorsun ki dön arkana bak diyen iç sesime kulak vererek arkamı döndüm. Beyaz bir araba bana doğru yaklaşıyordu o ne kadar yaklaşsada içindekini tanımama imkan yoktu. Çünkü dışarıdaki soğuk hava yüzünden camlar buğulanmıştı. Arabadan inip bana doğru gelmeye başladığında kim olduğunu hatırladım. Ama onun burada ne işi vardı. Allahın yolu herkes geçebilir buradan belki Kuzey de buralarda oturuyordu. Tahmin etmeyi kes ve selam ver Alev yoksa eline geçen bu fırsatı da kaçıracaksın. Akıllı olan iç sesime kulak verdim. Yanıma gelip karşıma dikildiğinde bir elimi kaldırıp

"Selam" dedim.

"Selam...nereye böyle." dedi hafiften gülümseyerek. Çınarın söylediklerinden sonra benimle konuşmayacağını düşünmüştüm. Ama şuanda durum tersine dönüyor gibiydi.

"Eve gidiyorum...malum okul dönüşü." diyerek valizimi gösterdim. Ellerini cebine koymuş bir o yana bir bu yana sallanmaya başladı.

"Okula gidiyorum bende...eğer oralara yakınsan bırakabilirim." dedi. Etrafıma bakındım eğer otobüs gelirse bu teklifi kabul etmeyecektim. Ama görünürlerde hiçbir şey yoktu. Zaten böylesi teklifi reddetmek ayağıma gelen şansı tekmek gibi olurdu. Tekrar önüme dönüp beni beklemekte olan Kuzey'e baktım.

"Okula yakın iki sokak ötede oturuyorum...zahmet olmaz değil mi?" dediğimde güldü. Sonra valizime uzanıp elimden aldı.

"Hayır...arkadaşız sonuçta." arabasının bagajını açıp valizimi koyarken arkasından takip ettim. Kapağını sertçe kapattıktan sonra bana baktı.

"Şimdi gidebiliriz." deyip ön kapıyı açıp yerine geçti. Arkadan dolanıp yanına oturdum. Okulda birkaç sohbetten başka hiçbir şey olmamıştı aramızda. Nasıl bir arkadaşlığımız vardı onu bile bilmiyorum. Arabayı çalıştırdığında arkama yaslanıp kemerimi bağladım. Radyodan gelen hafif cızırtılar eşliğinde yola devam ettik.

"Tatilin nasıldı?"diye sordu gözlerini yoldan ayırmadan. Hayatımda geçirdiğim yarı kötü yarı iyi bir tatil olmuştu. Planladığım hiçbir şey gerçekleşmemişti. Ortasını bulursam iyi diyebilirdim.

"İyi geçti ama çok fazla bir şeyler yapamadım...senin." diye bende ona sordum.

"Bilirsin işte kulüplerde falan takıldık arkadaşlarla." dedi. Çok iyi bilirim ya ben o gezmeleri. Tam adamına söylüyordu kulüplere yılda bir giden gittiğinde mutlaka başına bir iş gelen bendim. Tabi bunu aynı şekilde ona da söyleyemezdim. Bu yüzden ufaktan bu konuyu sıyırıp geçsem iyi olacaktı.

"Aynı sınıfta olmamıza rağmen çok az görüşüyoruz." Dedi. Ben daha cümle kuramadan. Bunu fark etmiş olması dikkatimi çekti. Aynı şeyi bende çok düşünmüştüm ama vardığım sonuç onun etrafının hiç boş kalmamasıydı.

"Bilmem... çok fazla ortak arkadaşımız yok ondan olabilir mi?"dediğimde küçük bir aralıkta bana baktı. Sonra gözlerini tekrar yola çevirdi.

"Şu etrafında sürekli dolanan arkadaşı tanıyorum meselâ."dediğinde kimi ima ettiğini sorarcasına baktım . Aynı şekilde bakışlarıma karşılık verdi.

"Çınarı kastetmiştim..." dedi sonrada.

"Etrafımda dolanıp durduğu yok ve ayrıca sizde çok arkadaş gibi durmuyorsunuz."diye söylendim. Dışarıdan bu şekilde algılanmak hiç hoşuma gitmemişti.

"Çok önceden kalan bir arkadaşlık ve ayrıca ben gördüklerimi söylüyorum."diye benden alıntı yaptı.

"Bir şey ima etmeye çalışıyorsan söyliyim Çınar benim arkadaşım."dedim. Bu şekilde konuşmaya devam etmesi sıkıcıydı. Ama söyledikleri aklımda yer ediyordu. Belki de bu yüzden benimle arkadaş gibi takılmıyordu.

"Anladım... bu arada okula geldik evin ne tarafta?"diye sorduğunda evin yolunu tarif ettim. Okulun yanından geçip sahil yolundan çıktık. Oturduğum apartmanın önüne geldiğimizde kapıyı açıp arabadan indim. Benimle birlikte inip bagajı açtı. Valizimi yere bırakmadan elinden aldım.

"Teşekkür ederim." Deyip gitmeye hazırlandım. Bir anda kolumdan tuttuğunda duraksadım.

"Yarın okulda görüşürüz."dedi. Sadece bunun için beni durdurmuştu. Gülümseyerek "Görüşürüz." Dedim. Anahtarlarımı çıkardıktan sonra dış kapıyı açıp içeri geçtim. Biraz ağır olan valizimi sürükleyerek merdivenleri çıktım. Ve sonunda evimin kapısının önündeydim. Anahtarımı kapının kilidine soktuğumda kapı kendiliğinden açıldı. Kollarını birbirine kavuşturup karşıma dikilen Çınarı görünce şaşırdım. Kapı açmama kuralına ne olmuştu. Yanından geçip kapıyı yavaşça kapattım.

"Başkalarına söz verdiğini söylemen yeterliydi bizimle gelmemen için."dediğinde arkamı dönüp yüzüne baktım. Beni izliyordu demek.

"Tesadüfen karşılaştım ve yolunun üzeri olduğu için bırakmak istedi." Deyip yanlış anladığını göstermek için bir açıklama yaptım. İnanmak istemeyen yüz ifadesi takındı. Yine o iki kaşı havada.

"Öyle ya da böyle neden bizimle gelmedin?"diye sordu. Sanki sahibimdi ben ona hesap veriyordum. Umursamadan valizimi çekiştirip odama doğru ilerledim.

"Söyleyecek misin?" Dedi arkamdan. Ne zaman bu kadar inatçı olmuştu böyle.

"Gelmek istemedim...sadece bu."diye cevap verdim. Odamın kapısıda kendiliğinden açıldığında Sevil karşıma dikildi. Vay canına sözleşmişlerdi sanki karşıma dikilip hesap sormak için. Şuan Sevil'in takındığı ifade Çınarla aynıydı.

"Tek kelime daha etme... gördüklerinizi yanlış anladınız o kadar"dedim Sevil'e fırsat vermeden. Kapı aralığından geçip odama girdim. Çınar hiç konuşmadı Sevil de kapıyı kapatıp yanıma geldi. Üzerimdeki ağırlıklardan kurtulup kendimi yatağa attım. Gözlerimi Sevil'e çevirdiğimde tepemde dikilmiş bana bakıyordu.

"Ondan bir zamanlar hoşlanıyordun? Elbette merak edeceğim. "diye sordu. Yattığım yerden doğrulup oturur posizyona geçtim.

"Durakta...buradan geçiyormuş bıraktı işte ve hislerim değişmiş olabilir."dedim sesimde fazlasıyla bıkkınlık vardı. Anneme böyle bir açıklama yapmamıştım ben hayatım boyunca. Sıradan bir şey için bana hesap soruyorlardı.

"Ama  aranızda bir şeyler olurda hani..."

"Sana  söyleyeceğimden emin ol ama şu an öyle bir durum yok."dediğimde gülümsedi. Oturduğum herden kalkıp dolabımı açtım. Yerleşmesi gereken iki koca valiz bizi bekliyordu.

"Hadi bakalım burası ellerimizden öper."dedim askıları karıştırırken.

"Sonunda bunlardan kurtuluyorum."yanıma gelip bir kaç kışlık kıyafetini gösterdi. Elinin tersiyle yatağın üzerine attı.

"Düzgün bırak seneye tekrar lazım olacaklar."dediğimde bana aldırış etmedi. Sonuçta kış her yıl vardı. Tam anlamıyla kışı bitirmiş olmasakta şubat ayını bitiriyorduk.  Bu yüzden dolabı biraz hafifletmek iyi olacaktı.

OYUN BOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin