Bu hafta içi cuma gününü iple çektiğim söylenemez. Kendimden emin konuşmanın sonuçları. Gerçekten şuan Demet'e kahve ısmarlıyor olamazdım. Sevil rahat bir şekilde kızı çalıştığı kafeye çağırmıştı. Kızın sorun çıkarmadan gelmesi beni de şaşırtmıştı. Eminim yapacağı iyiliğin karşılığını isteyecekti. Ya da ben yanılıyor olacaktım.
"Selam" başımı kaldırıp sese döndüğümde Demet'in şirin şirin sırıtmasıyla karşılaştım.
"Meraba gel otur." karşımda duran boş sandalyeyi gösterdim. Bavul gibi çantasını masaya bırakıp bana döndü. Yüzüne yaptığı bol makyaj ve kasım ayında giydiği yarım etek benim hiç yapamayacağım şeylerdi.
"Sevil nerede tatlım." dedi.
"Şimdi gelir o da üzerini değişmeye gitti." o kadar tatlı konuşsa da kanım ısınmıyordu bu kıza. Bugün işten erken çıkacağını söylemişti Sevil bu yüzden çıkış saatin de çağırmıştı Demet'i.
"Tamam o zaman senden naber " dedi.
"İyi okul dersler falan senin" deyip karşılık verdim. Bu cevap okul zamanında hep ezberimdi.
"Benimde okul işler falan" diye gülümsedi.
"Hepimize birer kahve söyledim." dedikten sonra Sevil yanıma oturdu.
"Sağol canım" diyen Demet'e göz hizasından baktım.
"Bize bir kaç tüyo versen yeterli." diyen Sevil'e katılırken bende başımı salladım.
"Bence şöyle yapalım sen cuma günü benim evime gel." dedi.
"Neden söylesen olmaz mı?" dedim. Daha önce evine gitmek bir yana beraber okula bile gitmemiştim.
"Öylesi daha kolay olur sadece seni hazırlamak gerek başkada bir şey yok." bunu biraz düşünsem iyi olurdu. Ya da tamam deyip bu işten kurtulsam daha iyi olurdu.
"Bencede evine gitsen çok iyi olur." Sevil'in de böyle düşünmesi gitme fikrinin üzerine basıyordu.
"Tamam gelirim." deyip son kararı verdim.
"Kahve için teşekkürler ben kalkıyorum işlerim var." küçük bir gülümsemeyle yanımızdan ayrıldı. Hiç sandığım gibi biri değilmiş diye düşünmeden edemedim. Çünkü gerçekten öyle gibiydi ya da dışarıdan öyle görünüyordu.
"Bizde kalkalım mı?" deyip Sevil'e döndüm.
"Tamam canım" çantalarımızı alıp yavaş yavaş eve yol aldık. Kaldırımlara hiç değmeden yolun kenarından kenarından yürüdük. Evin önüne geldiğimiz zaman anahtarları çıkarıp açmaya çalışan Sevil'i durdurdum. Bir kerede biz zili çalalım bakalım kapımız açılıcak mı?
"Bekle evde olduğunu biliyorum." dedikten sonra zili çalmaya başladım. Diğer yandan da kapıya sertçe vurdum.
"Sende az değilsin kendimiz açsak ne olur." diyen Sevil'e döndüm.
"Hayır bir kerede böyle olsun." dedim ve çalmaya devam ettim. Kapının ardından geldim diye ses gelmeye başladı.
"Bak canım böylece ödeşmiş oluyoruz." Sevil'e gülümsedim. Ve sonra kapı açıldı.
"Gerçekten çok aceleniz var gibi çaldınız kapıyı." diyen kişi Umuttu. Gerçekten o kadar da istekli çalmıştım. Çınar çıksaydı iki laf sokardım.
"Birilerine inat böyle bir şey denedik. Ne yazıkki o kişi..." diyemeden Çınar görüş alanına girdi.
"Sana söylemiştim ben açmam açtırırım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomanceSize hayat gibi bir oyundan bahsedeceğim. İstemeden başrolünü aldığım bir oyun. Karşıma çıkan her şeyin bir tesadüf olmadığını anladığım zaman kendimi bu oyunun içerisinde buldum. Her oyunda olduğu gibi bu oyununda bir rakibi ve kurbanı vardı. Peki...