Bölüm 13

4.1K 215 5
                                    

Aradan çok uzun zaman geçmese de annemi ziyaret etmek istedim. Bu yüzden hafta sonu tatilimi anneme adamıştım. Aslında bu plana Sevil de dahildi son anda işe çağırılmasaydı tabi. O gelemeyince ben tek başıma yollara düşmüştüm. Bu iki gün benim için çok güzel geçecekti. Çınar yok evde gürültü yok oh mis...
Apartmanın merdivenlerini tek tek çıkıp bizim kata geldim. Anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. Zaten bu saatlerde annem evde olmazdı. O gelene kadar ona yemek hazırlar ve biraz şaşırmasına sebep olurdum. İçeri girdikten sonra doğru kendi odama yöneldim. Odamın kapısını açtığımda fark ettim ki her şey bıraktığım gibiydi. Ortalıkta yeni bir kardeş hazırlığı falan yoktu. Gerçi annem bu yaştan sonra evlenmeyi düşünür müydü? Belki...

Üzerimi değiştirdikten sonra koşar adımlarla mutfağa gittim. Buraya gelene kadar saat beşi bulmuştu ve bugün cumartesiydi. Dün yaşananların etkisinden kurtulmak için burayı tercih etmiştim. Ve şimdi yemek yaparak kafa dağıtmak tam benlikti. Telefonumdan müzik açıp önlüğümü taktım. Kendi kendime çalan şarkıyı mırıldanarak yemeğini yaptım. Bir saatte yakın uğraşmıştım çıkan sonuç Tavuk soteli pilav. Bence bu iki kişi için yeterliydi. Vay be uzun zamandır bunu denememiştim. Sofrayı kurduktan sonra televizyonun karşısına geçip uzandım. Annemi burada beklemeye devam edecektim. Koltuğa uzanmamın üzerinden beş dakika geçmeden zil çaldı. İşte beklenen kişi sonunda geldi. Hızlı adımlarla gidip kapıyı açtım.

"Hoşgeldin annecim." biraz sevimlilik katarak gülümsedim.

"Hoşbulduk, geleceğini söyleseydin beraber giderdik alışverişe."

"Ne alışverişi." diye sordum.

"Ev alışverişi...neyseki şu çocukla karşılaştım da bana yardım etti eve kadar."dedi.kapıyı ağzına kadar aralayıp  içeri girdi. Arkasından elinde poşetlerle merdiven ağzında beliren çocuğu baktım. Küçük bir mahalöe çocuğu beklerken tam tersi bir durumla karşı karşıya kalmıştım.

" yok artık.." ağzımdan çıkan bu kelimeler her şeyi anlattı sanırım.

"Öyle bakıp durmada al şu poşetleri çocuğun elinden." diyen anneme bakıp kaldım. Çınarı nerden bulup getirmişti bu. Gerçi tanımıyordu ki onu.

"Ta..mam...alıyorum sen geç içeri." kekeleye kekeleye annemi odasına gönderdim. Karşımda sırıtıp duran Çınara döndüm.

"Beni görünce nutkun tutuluyor resmen..." yine gevezeliğe başlamıştı.

"Ben sana göstericem şimdi kimin nutku tutuluyor tutulmuyor." kapıdan içeri çoktan girmiş olan Çınarı durdurmak ne mümkün. Elindeki poşetleri yere bırakır bırakmaz onu kolundan tutup kapıya doğru çekiştirdim.

"Çabuk git bu evden...annem hiçbir şey bilmiyor bak...öğrenirse yanarım." dedim. Durup saf saf yüzüme baktı.

"Ne olmuş öğrensin hatta ben anlatayım." dediğinde yüzüne tokatı geçirmek istedim ama yine kendini tuttum.

"Ne yapıyorsun sen böyle." arkamda duran annemi fark edince Çınarı ittirip uzaklaştım.

"Hi..ç..hiç bir şey." dedim. Ve Çınarın gözlerinin içine bakarak anlatmaya çalıştım. Şuan bile sonumun geldiğini hissediyordum.

"Sevda hanımcım poşetlerinizi bıraktım." dedi.

"Çok sağol artık gidebilir bence." diye söyledim.

"Teşekkür ederim. Sana bahsettiğim kızım Alev seninle aynı okuldaymış tanıyor musun?"

"Çok yakın arkadaş olmasak ta kendisini tanıyorum." dedi.

"Yemeğe kalmaz mısın öyleyse Çınar belki yakın arkadaş olursunuz? " diyen anneme gözlerimi fal taşı gibi açarak baktım. Bunlar ne zaman bu samimiyeti  yakalamışlardı böyle.

OYUN BOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin