Bölüm 48

2.3K 125 4
                                    

Kapı girişindeki merdiven basamaklarını inerken Çınar aldığı alkolün etkisiyle sendeledi. Bu defa elini bırakıp kolunun altına girmek mecburiyetinde kaldım.

"Bir adam dövmen eksikti o da oldu."diye söylendim. Yüzünü bana dönüp gözümün önünü kapatan saçımı bir eliyle çekti.

"Hepsi sen varken oluyor."

İyice sinirlerim tepeme çıktı. Her şeyin sorumlusu ben olmuştum şimdi de.

"Merak etme bir hafta kaldı sen benden bende senden kurtuluyorum."dedim. Bana sert bir şekilde baktı. Sinirlendirdiğimi biliyordum ama söylemezsem ben de rahat etmeyecektim.

"Tüm olay bu mu? hâlâ benim o eve neden geldiğimi anlamadın değil mi?" kolunu omzumdan çekti. Bir adım geriye doğru gitmeye çalışırken yine sendeledi.

"Anlamak istiyorum ama anlayamıyorum...senin ne yapmaya çalıştığını benden ne gizlediğini  bilmek istiyorum ama izin vermiyorsun." diye içimde tuttuklarımı patlattım. Daha fazla söylemeden durursam işler daha çok sarpa saracaktı. Yolun kenarından hızlı hızlı geçen arabalardan başım döndüğünde arkamda ki kulübün duvarına yaslandım.

"Öğrenmene çok fazla zaman kalmadı zaten ne bilmek istiyorsan hepsini kendim söyleyeceğim."dedi. Karşıma geçip yoğun bakışlarını bana çevirdi. Evi paylaşmaya başladığımız ilk gün banyo aynasından bana yine böyle bakmıştı. O zaman ki gibi sol tarafım yine hızlı hızlı atmaya başladı. Bu yakınlaşmalar hiç iyiye gitmiyordu.

"Şimdi söyle sende bende kurtulalım."dedim. Bir adım daha yaklaşıp araya santim boşluk bıraktı. Bu kadar yakınlık bende bilmediğim duyguları ortaya çıkarıyordu. Beni yaslandığım duvardan kendine doğru çekip sıkıca sarıldı. Ani hareketine karşılık veremeden kaldım.

"Eve gidelim...söyleyeceğim."dedi. Başı boynuma düşüp hareketsiz kaldı. Geri çekildiğimde gözleri yarı açık yarı kapalıydı. Olacak şey miydi bu tam her şeyi konuşacak iken. Telefonum cebimde titrediğinde bir elimle Çınarı tutmaya çalışıp telefonda arayana baktım. Ekranda Umut'un ismini görünce hemen cevapladım. Harika zamanlama...

"Ne için aramıştın bilmiyorum ama şu sizin her zaman takıldığınız kulübe gelsen  iyi edersin."dedim hiç fırsat vermeden.

"Tamam beş dakika ya oradayım."dedi. Bu çocukta Sevil'in yanında kala kala bizim beş dakika sözüne ortak olmuştu. Koluma ağırlık verip kendi kendine mırıldanmaya başlayan Çınarı dengede tutmaya çalıştım.

Çok fazla bir zaman geçmedi ki yolun kenarına Umut'un arabası park edildi. Arabanın içinde Sevil'i de görünce şaşırmadım değil ama o benim bu halime daha çok şaşırmıştı bundan emindim. Çınarı dakikalardır ayakta tutmaya çabalarken bir omzum uyuşmuştu.

"Ne kadar içti?"diye sordu Umut. Kolumdaki ağırlığı kaldırırken.

"Bilmiyorum ben onunla karşılaştığımdan beri bu halde." Sevil arabanın arka kapısını açıp Umut'a yardım etti. Sonra bana dönüp baktı.

"Sen iyi misin?"

"İlk defa kendimi bu kadar kötü hissediyorum."dedim yanından geçip arabaya bindim. İyi başlayan günümü Çınar son zamanlarda kötü bir şekilde bitirmemi sağlıyordu. Umut arabayı çalıştırdığında arkama yaslandım. Sevil'in yerini almamak için yine arkaya oturmuştum. Başını cama yaslayıp derin uykuya dalmış olan Çınara baktım. Uyurken çok zararsız oluyordu keşke her hali böyle olsa.

 Uyurken çok zararsız oluyordu keşke her hali böyle olsa

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
OYUN BOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin