Verdiğim kararın üzerinden tam bir ay geçmişti bazen kavgalı bazen huzurlu bazen deli gibi bir ay. Yinede Çınarla olmayı seçtiğim için memnundum. Çoğu zaman ona vakit ayırmadığımı söyleyip etrafımda dolanır durur bu hali bizim kızları her ne kadar rahatsız etse de onlarda buna alışmış durumdalar. Çünkü Çınar onlara da bulaşmaktan kendini alamıyordu. Bu şekilde zamanımız keyifli bir hale dönüşüyordu.
Okulda ise artık son zamanlarımız yaklaşmış tüm sınavları bitmiş ve hazırlandığımız tiyatro gösterisinin son provalarını yapmaktaydık. Artık ona da önümüzdeki ay son noktayı koyduğumuzda okula gelip gitmeyi kesecektim. Bu benim için evim ve annem demekti Sevil içinse bu durum farklıydı. O bir hafta sonra ailesinin yanına dönecekti durumlara göre de tekrar buranın yolunu tutacaktı. Ne kadar gitmekten yana olmasa da ikna çabalarımı kullanarak ailesini görmesi gerekiyordu. Yarı yıl tatilde bile bunu yapmamış benim peşimden gelmişti.Bugün okula kütüphaneye ait kitaplarımı iade etmek için uğramıştım. Ana binadan çıkıp tek başıma kütüphanenin olduğu binaya doğru yürümeye başladım. Kucağımda bir yığın kitapla oraya kadar yürümek her ne kadar işimi zorlaştırsa da elimden geldiğince hızlı olmayı tercih ettim. Bu iş için yardımsever Çınardan yardım alacaktım ama o da bugün babasının yanında işe başladığını söyleyip gelememişti. Babasıyla arasındaki sorun çözülmüştü. Ben de fazla kurcalamamıştım. Ve artık yaz tatili geldiğine göre benimde bir iş bulup çalışmaya başlamam gerekiyordu. En azından iki ay çalışabilir bir ayı da kendime tatil yapmak için saklıyabilirdim. Küçük merdiven basamaklarını ağır ağır tırmandığımda merdivenin tepesinden Buğra'nın bana doğru yaklaştığını gördüm. En son onunla aramızdaki ilişkiyi arkadaşlığa bağlayabilmiitik. Bunun zor olacağı başından beri belliydi çünkü gerçekten onun bana karşı hisleri olduğu apaçık ortadaydı. Yine de benimle arkadaş kalmak isteyen birini heri çeviremezdim. Çınar buna karşı gelse de yaptığının haksızlık olduğunu söylemiştim. Daha öncesinde aralarında ne olup bitti bilmiyorum ama bu benim arkadaşlığımı engelleyebilecek bir şey değildi ve en sonunda onu da bu konuda ikna etmiştim. Ama yine de Çınar onun etrafımda fazla dolanmasına izin vermiyordu.
"Yardıma ihtiyacın var gibi." yanıma gelip elimdeki kitapların birazını alıp yükümü hafifletti.
"Ah teşekkür ederim, etrafta bana yardım edecek kimseyi bulamadım." dedim. Beraber merdivenleri çıkıp kapıdan geçerken.
"Benden isteyebilirdin ama bu da Çınarla aranızda sorun çıkarır değil mi ?"
"Hayır, hem zaten Çınar okulda değil sadece aklıma gelmedi."diye cevap verdim.
"Öyleyse akşam benimle yemeğe gelir misin? Arkadaşça."
Aklımdan bugün için yaptığım planlarımı geçirdim. Maalesef hayır demek zorundaydım. " Üzgünüm Çınara sözüm var akşam onunla buluşacağım."dedim. Yapmış olduğumuz planı bozmak bana göre değildi. Üstelik Çınarla olan planlarımı bozduğumda başa her şey gelebilirdi.
"Uzun zamandır sana söylemek isteğim şeyler var yarın akşam için senden söz alabilir miyim? Gerçekten önemli." Kütüphaneden içeri girene kadar sessiz kaldım. Bu teklifini düşündüm ve söylemek istediği şeylerin ne olduğunu merak etmeye başladım. Onunla hal hatır sormak dışında hiçbir şey söylemesine fırsat vermiyordum ki bunun sebebi Çınardı. Bu kez de görmezden gelip geri tepersem hiçbir şekilde iyi bir arkadaş olamayacaktım.
"Tamam yarın akşam uygun."dedim.
Teklifini kabul etmem yüzünde küçük bir gülümsemeye sebep oldu. Ama çıkacağımız akşam yemeği yeniden bana duygularını dökmek olursa kesin bir dille onu reddedecek ve aramızda arkadaşlığı da bitirecektim. Bunun başka bir yolu yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomanceSize hayat gibi bir oyundan bahsedeceğim. İstemeden başrolünü aldığım bir oyun. Karşıma çıkan her şeyin bir tesadüf olmadığını anladığım zaman kendimi bu oyunun içerisinde buldum. Her oyunda olduğu gibi bu oyununda bir rakibi ve kurbanı vardı. Peki...