Son iki hafta kalmıştı yarıyıl tatiline. Ben hala babamın teklifini düşünmekteydim. Aslında bugün anneme gidip onun iznini alacaktım. Annemi aradım ama telefonlarıma cevap vermedi. Muhtemelen yine işteydi. Bir seferlik iş yerini ziyaret etsem sorun olmazdı. Bunun için dersimin bitmesini bekliyordum. Hocanın söylediği her kelimeyi not etmeyi de ihmal etmiyordum. Tatilde biraz vakit bulursam bunları tekrar etmem gerekecekti. Arkamda oturan şahıs kalemiyle sırtımı dürttüğünde sertçe ona döndüm.
"Burası ana sınıfı değil şu lanet kaleminle dürtcek başka birini bul." dediğimde Çınar gülümseyerek bana bakmaya devam etti. Neden ben bu çocukla aynı dersi alıyordum ki.
"Bugün nereye gidiyoruz" beni hiç dinlemiyordu bile.
"Seninle hiçbir yere gitmiyorum...planlarım var." önüme dönüp karalamakta olduğum defterimi kapattım.
"Bu işler böyle olmaz Alev hanım...bugün kazandığım iddianın sonucunu söylegeceğim."
"Bir haftadır söyleyemedin zaten" hoca dersi bitirip kapıdan çıkıp gitti. Yaptığı şey ne kadarda güzeldi dersini anlat bitir sonda çık git. Çınar anında yanımda boşalan yere oturdu.
"İşte buldum senden ne isteyeceğimi onu konuşacağız seninle."
"Tamam anlat dinliyorum." kolumu masaya yaslayıp Çınara döndüm.
"Senden..." dediği zaman telefonum çalmaya başladı.
"Bir dakika" diye Çınarı susturdum. Çünkü arayan deminden beri ulaşamadığım annemdi.
"Efendim anne."
"Beni aramışsın bir şey mi oldu maviş." her zamanki annem. Üst üste aradığımda hep bu tepki oluşurdu.
"Hayır...seninle konuşmam gereken bir konu varda."
"Tamam...hastanenin yanında ki kafeye gelebilir misin?"
"Birazdan oradayım anne hoşcakal" telefonu kapatıp Çınara döndüm.
"Şimdi anlatabilirsin."
"Annenle ne konuşucaksın"
"Seninle ilgili değil...az önceki konuya dönelim." dedim.
"Annene beni mi anlatacaksın yoksa." şuan çıldırmış olmalıydı bu Çınar. Çünkü benim en son yapacağım şeydi onun dediği.
"Aklından bile geçirme...zaten şurada üç ayın kaldı." buçuğunu indiriverdim kendi kendime.
"Günlerimi sayar olmuşsun...ama dört ayım var daha"
"Şaçmalıyorsun bizimle altı ay kalacaktın. Daha sonrası yok." Çınar hiç istifini bozmadan bana bakmaya devam etti.
"Yarıyıl tatilini saymıyorum çünkü tatilde evde değilim."
"Olabilir...bende evde değilim. Ama senin..." sözümü kesip devam etti.
"Bu konuyu ben Sevil'le konuşmuştum çoktan. Bence sende onunla konuş." her şeyin altından benim en yakın arkadaşım çıkıyordu. Bunu Sevil'e çok kötü ödetecektim. Yine bensiz kendi başına iş yapıyordu. Daha fazla sınıfta oturup Çınar'la konuşmadan yerimden kalktım. Annem beni bekliyordu.
"Bende geliyorum"
"Sen hiçbir yere gelmiyorsun." okulun bahçesinden hızla geçip yola çıktım. Çınar da peşimi bırakmadan arkamdan geliyordu.
"Geliyorum....bir iddiayı kazandım ben ne istersem yapmak zorundasın."
"Her şeyin bir sınırı var Çınar"deyip otobüs durağına geçtim. Çantamdan kartımı çıkarıp elime aldım. Otobüse binerken kolaylık olsun diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomanceSize hayat gibi bir oyundan bahsedeceğim. İstemeden başrolünü aldığım bir oyun. Karşıma çıkan her şeyin bir tesadüf olmadığını anladığım zaman kendimi bu oyunun içerisinde buldum. Her oyunda olduğu gibi bu oyununda bir rakibi ve kurbanı vardı. Peki...