PİNOKYO PRENS 🤴 26

12.2K 825 56
                                    

Çalışırken aklım hala Hiba'nın söylediklerindeydi. Zaydan'ın nişanlısını düşünüyordum. Niye Hiba böyle şeyler söylemişti? Zaydan ve nişanlısı neden ayrılmışlardı? Ve kız neden intihar etmişti? Ne olduğunu çok merak ediyordum. Sonunda merakıma yenilip internetten Zaydan ve nişanlısı hakkında bir arama yaptım. Ekrana bir sürü haber düştü. İlk portalı açtım. Zaydan'ın nişanlısıyla fotoğrafı vardı. Ve nişanlısının intihar haberleri...

Bir buçuk yıl önce nişanlanan GD şirketinin varisi Zaydan Hatem ve Katar Emirinin Yeğeni Hafza Hussein'in birkaç gün önce sessizce nişanı bozduklarından bahsederek başlıyordu haber. Hafza Hussein'in evinde ölü bulunduğunu söylüyordu. Ayrıca ailelerin bu konu hakkında konuşmaktan kaçındıklarından bahsediyordu. Diğer portallara da baktım. Çok farklı şeyler söylemiyorlardı. İkisinin yan yana ve ayrı ayrı pek çok resimleri vardı internette. Eğer daha önce Zaydan Hatem'in ismini aratmış olsam daha önce öğrenecektim bugün Hiba'dan duyduklarımı.

Kızın esmerliği, ağzı, burnu Saja'nınkileri andırıyordu ama Saja'dan daha güzeldi. Saman sarısı nişanlığıyla Zaydan'ın kolunda poz verirkenki bir fotoğrafına bakıyordum. Kız gülümsemenin de ötesinde, parlayan ve kısılan gözlerle gülüyordu. Zaydan da tebessüm ediyordu. İkisi de mutlu görünüyorlardı. Peki, sonra ne olmuştu? İhanet dedikoduları ve ardından gelen intihar...

Zamanı geri alabilseydi üç yıl öncesine gitmek isteyeceğini söylemişti. Muhtemelen bahsettiği tarih nişanlandıkları tarihti. En büyük pişmanlığın, günahın ne, dediğimde cevap vermek istememişti. Kendisini suçluyordu, kızın ölümünden. Yani Hiba haklı olabilir miydi? Zaydan tehlikeli biri miydi?

Kafam allak bullak olmuştu. Ne yapıyordum ben? Zaydan'ın sahibi olduğu şirketteydim ve bana çalışmam için para ödeniyordu. Bense onun bilgisayarında onun sırlarını çözmeye çalışıyordum. Daha fazla saçmalamadan bilgisayarı kapatıp masanın benden uzak köşesine ittim.

***

Qusay arayıp iş bulduğu müjdesini verince geçen konuşmalardaki tatsızlıkları unutmuştum. Günler sonra nihayet canlı bir sesle konuşuyordu. Aramız düzeldiği için, iş bulduğu için mutluydum. Gene de tuhaf bir sıkıntı vardı içimde. Sanki önemli bir şeyi unutmuşum gibi eksiklik duyuyordum. Aklımda, sağımda, solumda rahatsız edici bir boşluk vardı. Qusay'la eskisi kadar sık konuşamadığım içindi herhalde bu boşluk hissi. Sorunları çözülmeye başladığına göre herhalde yakında ilişkimiz de eski samimiyeti, sıcaklığı bulurdu.

Vakit ikindiyi geçmişti. Ben gitmeye hazırlanırken Ayşe'yle Meryem Teyze geldi ziyaretime. Yalnız ve yorgun hissettiğim şu zamanda onların ziyareti mutlu etmişti beni. Meryem Teyze yarın Dubai'den ayrılıyormuş. Gitmeden önce beni de görmek istemiş. Yalnız Meryem Teyze'de bir şeyler vardı. Paris'e döneceği için bu kadar dalgın, durgun olamazdı. Birkaç dakika kendimi tutabildiysem de sonrasında dayanamayıp sormuştum ne olduğunu. Bir şey yok diyordu ama inanmıyordum. Kaş göz işaretiyle Ayşe'ye de sormuştum. O da bilmiyorum manasında dudak büküp omuz silkmişti. Bu hali Ayşe'yle bana da siyaret etti kısa zamanda. Odaya çöken kasveti dağıtmak için el çırpıp ayağa kalkmıştım. Madem yarın ayrılıyordu Dubai'den, madem beni ziyarete gelmişlerdi onların keyfini de kendiminkini de yerine getirme sorumluluğunu üstlenecektim.

Misafirlerimi alıp çıktım AVM'den. Başka bir AVM'ye, yapay karda eğlenmeye gelmiştik. Çölün ortasındaki kayak merkezinde bile Meryem Teyze'nin keyfini yerine getirmek kolay olmamıştı. Ayşe'yle biz sonu çabuk gelen pistte kayak yaparken Meryem Teyze kayak yapamadığını söyleyip bir köşede bizi izlemişti. Ne kadar dil döksek de kolunu bacağını kırmaktan korkup yanaşmamıştı bizimle kayak yapmaya. Ona daha tehlikesiz bir oyun bulmuştuk. Bunu kabul ettirmek de kolay olmamıştı ama onu eğlendirmeyi kafama koymuştum bir kere. Kim kurtulurdu elimden. Israr kıyamet bir kerecik de olsa giant ball'a girmesi için ikna etmiştik. O şeffaf topun içine binip tepeden aşağıya yuvarlanırken Fransızca bir şeyler bağırarak kıyameti kopartmıştı. Dışarı çıkarken bana çok kızacağını sanmıştım ama kahkahalarla gülüyordu. Elimi tutup tekrar yapacağını söyledi. Ayşe'yle ben de denemiştik. Mesafe uzun olmadığından bitiş noktasına çabucak varsak da sarsıla sarsıla tepeden yuvarlanmak o andan başka dertleri unutturacak kadar eğlenceliydi.

DUALARIMIN PRENSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin