PİNOKYO PRENS 🤴 7

14.3K 831 13
                                    

Üyesi olduğum dernek, mülteci çocuklara yardım ve onların sorunlarını duyurmak amacıyla Süleymaniye Cami'nin yanına stant kuracaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üyesi olduğum dernek, mülteci çocuklara yardım ve onların sorunlarını duyurmak amacıyla Süleymaniye Cami'nin yanına stant kuracaktı. Najwa ve Sasha'yla birlikte orada olacaktık. Aklım hala telefonumdaydı. Sabah 8'de önce erken olduğu için tereddüt etsem de telefonuma mesaj atıp birkaç dakika sonra aramıştım. Cevap vermiyordu. Beş dakika arayla birkaç defa aramıştım. Bir an önce telefonumu almak istiyordum çünkü bugün Qusay'ın izin günüydü. Muhtemelen Londra saatiyle on gibi beni aramaya başlayacaktı. Ulaşamayınca belki endişelenecekti. Eğer on ikiye kadar telefonuma hala kavuşamamış olursam başka bir telefondan onunla konuşmalıydım.

Derneğin kurduğu standa gelmiştik. Sadece Müslümanlar değil Hıristiyan gönüllüler de vardı. Derneğin başkanı Abdulmohsen Fischer dernek adına konuşma yaparken dernek çalışanları ve gönüllülerle birlikte yüz, yüz elli kişilik bir grup vardı. Derneğin programına birkaç küçük yerel kanaldan başka medya da ilgi göstermemişti.

Dernek Başkanı Abdulmohsen Fischer 34 yıl önce Müslüman olmuş babası İngiliz annesi İtalyan, elli dokuz yaşında bir adamdı. Müslüman olana kadar Andrean adını kullanmıştı. Andrean bisikletle Dünya turuna çıkmış maceraperest bir grubun üyesiyken Ortadoğu gezileri sırasında Müslüman kültür ve inancını tanıma fırsatı bulmuştu. Müslüman oluşuyla ilgili hikâyenin tam olarak ne olduğunu hiç kimse tam olarak bilmese de bu adam 25 yıldan beri bu derneği azimle ayakta tutuyordu.

Samimiyeti ve fedakâr tavırlarıyla hem Müslümanların hem Hıristiyanların sempatisini kazanmış bu sarışın, mavi gözlü, uzun sakallı adam hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu bugün. İlgi beklentilerimizin altında kalmıştı. Derneğin standı için yetkililer daha merkezi bir yere izin vermemişlerdi. Ve üç günlük izin alabilmiştik.

Kalabalığın arasında kulağım Fischer'ın sözlerinde gözüm Najwa'nın elimde tuttuğum telefonunda, Zaydan'ın aramasını bekliyordum. Biraz sonra telefonun ışığı yanınca kalabalığın arasından hızla sıyrılıp arkada bir köşeye geçtim.

"Alo?"

"Kulfem'ın telefonu. Buyurun."dedi.

"Merhaba. Londra'ya döndünüz mü?"

"Evet. Ama bir saat sonra adaya geri döneceğim."

"Öyle mi? Nerdesiniz şimdi?"dedim telaşla.

"Red &White şirketindeyim." Ünlü bir tasarım şirketiydi ve camiye yakındı.

"Gerçekten mi?"dedim heyecanla.

"Sen de mi buradasın?"

"Süleymaniye Camindeyim. Hemen gelebilirim."

"Tamam. Acele et. Zamanım yok."

"Tamam." Kalabalığın içinde Najwa'yı buldum. Telefonumu almaya gideceğimi, yirmi dakikaya kadar da döneceğimi söyledim. Telefonuna yirmi dakika daha el koymuştum. Zaydan'ı bulamazsam buradan arayacaktım.

DUALARIMIN PRENSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin