Bir örümcek ağıyla başladı herşey. Uyandığında geçmişi yoktu. Üstelik bilmediği bir ülkede yabancıdan daha yabancı açtı gözlerini. Kendisini tanıyan tek bir kişi vardı. O tek kişinin anlattığı herşeye inanmaya mahkumdu Leyla.Sen Leyla'sın, demişlerdi. Halbuki ne zordu Leyla olmak. Ne zordu zihninin hatırlayamadığına kalpten sancılanmak. Ne zordu baktığı kirli aynalarda Leyla bulmak.
Her son bir başlangıçtır. Bazı hikayeler tam da bitti dediğimiz yerden yeni bir roman yazdırır.Cezayir, Türkiye, Libya arasında gidip geleceğiniz serinin 3. hikayesi "Sen Leyla'sın" bildiğiniz karakterlerin gizli kimlikleriyle yayınlanmıştır.
Hikayeye profilimden ulaşabilirsiniz.
*****
Dualarımın Prensi hakkında en fazla sorulan 10 soruya cevap👇
*** Seriden ayrı bir hikaye***
AYZADE
Ayzade bir kasabanın iki varsıl beyinden biri olan Asım Bey'in kızı, kasaba okulunun da öğretmenlerindendir. Kasabanın diğer beyi Sadık Eroğlu ile Asım Bey arasında yıllardan beri devam eden bir küslük vardır. Babaları arasındaki küslük Sadık Bey'in oğlu Cemali'nin Ayzade'yi sevmesine engel olmamıştır. Ayzade'nin de Cemali'ye karşı hisleri vardır fakat o Cemali kadar cesur davranamaz babasının küs olduğu adamın oğluna kalbini açmakta. Bir gün okulla aynı bahçeyi paylaşan ve aylardır doktorsuz olan sağlık ocağına genç bir doktor atanır. Yeni gelen doktorun soğuk ve ukala tavırları yüzünden ilk zamanlar Doktor Cihan ve Ayzade küçük çatışmalar yaşasalar da kısa zamanda durum tersine döner. Doktor ve öğretmen arkadaş olurlar. Bu arkadaşlık doktorun bir gizeminin olduğunu fark etmesiyle bozulmaya başlar. Doktorun kasabaya gelişinin ardında ucu Ayzade'nin babasına da dokunan büyük bir gizem vardır. Ayzade doktorun sırrının peşine düşer fakat bir türlü çözemez sırrı. Bu ilgi ve merak zamanla daha başka duygulara dönüşür. Ayzade'nin hisleri arasındaki çatışma gitgide derinleşmektedir. Sonunda Doktor Cihan kendisi anlatır Ayzade'ye herşeyi....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUALARIMIN PRENSİ
Lãng mạnUçak Kahire havaalanına indiğinde saat 19.30'u geçiyordu. Üzerimde kan olmuş saks mavisi bir elbise, elimde, içinde telefon bile olmayan bir çantayla, numarasını bile ezbere bilmediğim O adamı görmeye gelmiştim. O'nu nasıl mı bulacaktım? Ben O'nu bu...