ÖLÜ GÜLLER 🥀 13

7.2K 640 100
                                    

Üç günün sonunda evden çıkmıştım. Fakat bu tam bir özgürlük değildi. Korumalarla gidiyordum işe. Ve artık arabamı da kendim kullanmıyordum. Koruma ekibinin başındaki kişi yakın korumam olmuştu. Şoförlüğümü de o yapıyordu. İsminin Ali olduğunu, daha önce Hussein'in ailesi için de çalıştığını söylemişti Zaydan. Ali Zaydan'ın çok güvendiği asistanı Tarık'tan daha suratsız, iri yapılı, sert yüzlü bir adamdı. İnsanı ürperten bir hali vardı. Diğer korumalardan ayrı olarak ofise kadar geliyor, odamın kapısında bekliyordu. Öğleden sonra Faysal Bey'in şirketine seminer için gittiğimde de seminer salonuna girmiş herkes otururken o kapının önünde dikilip durmuştu. Programa katılanların da dikkatini dağıtıyordu. Çok rahatsız ediciydi bu. İşime devam etmek istiyorsam katılımcılara sorun yok gibi gülümseyerek bu duruma katlanmak zorundaydım. Ve bu durumu da Zaydan'la konuşmalıydım. Hiç değilse dışarıda beklemeliydi.

Akşamüzeri eve dönüyordum. Yorulmuştum. Etraftaki yüksek binaların bir bir yanan ışıklarını izleyerek eve giden yolu incelemeye başladım. Araba kullanırken bu güzelliklere dikkat edememiştim. Zaydan'ın evine giden yol pek çok güzel evin, hurma bahçelerinin arasından geçiyordu. Yerel halkın büyük bir kısmı şehrin bu kısmında oturuyordu. İleride bir hediyelik eşya mağazası vardı. Türk bayrağı da vardı üzerinde.

"Burada durabilir misin?"dedim. Kırılan Türk bayraklı kupamı buradan almıştım. Bir tane daha almak istiyordum. Hayır, iki tane. Biri Zaydan için.

"Duramam."dedi adam. Şaşırdım birden. Duramam mı demişti yanlış mı anlamıştım?

"Anlamadım. Neden?"

"Zaydan Bey, seminerden çıkınca hiçbir yere uğramadan eve gitmenizi istedi."

"Benimle alay mı ediyorsunuz?"dedim şaşkınlıkla. Cevap vermeden arabayı sürmeye devam etti. Ulusal hediyelik eşyaların satıldığı mağazanın önünden geçip gitmiştik bile. Zaydan'la bu konuyu konuşmalıydım.

*****

Akşam yemeği gene bahçeye hazırlanmıştı. Zaydan öyle istemiş olmalıydı. Yemeğin üstüne kahvelerimizi içerken Zaydan'a günümün nasıl geçtiğini anlatıyordum. Korumanın o sert cevabından da bahsettim. Duramam! Zaydan kahkahayla gülmüştü. Beni sinir eden olay onun hoşuna gitmişti. O gülünce sinirlenmiştim.

...

"Komik mi? Adamın biri nişanlının sorusuna böyle sert cevap veriyor ve sen gülüyorsun."

"Eğer başka şartlar altında başka biri sana böyle cevap verseydi kafasını kopartırdım. Ama Ali'ye hiçbir yere uğramamanızı ben tembihledim."

"Neden?"

"Böylesi daha güvenli."

"Gene de daha kibar söyleyebilirdi. Yeni korumadan hoşlanmadım."

"Elin adamından neden hoşlanacaksın ki? Korumalarla muhatap olma. Sen işine bak, onlar da işine baksın. Ofiste işin biter bitmez de eve gel."

"Tamam. Ben muhatap olmayayım. O zaman sen söyle seminerlerde salonda beklemesin. Dışarıda beklesin."

"Bak Gülfem. Bu durum benim de hiç hoşuma gitmiyor. Keşke Abdulmalik işlerin başına geçebilecek kadar büyük olsaydı. Ya da babam daha sağlıklı olsaydı da bütün sorumluluğu tek başıma alıp korumanı da ben yapabilseydim. Ama bu mümkün değil. Planlarımdaki bir saatlik aksaklık bile işleri altüst edebiliyor. Gül meselesini de çözebilmek için elimden geleni yapıyorum. Yeni projelerin hepsini askıya aldım. Yemin ederim bu mesele bütün işlerimin başında. Biraz daha sabırlı olmalıyız. Senden evde beklemeni istediğimde inatla çalışmak istediğini söylüyorsun. O zaman da benim bu tedbirleri almaktan başka çarem kalmıyor. Bunun zorunluluk olduğunu düşünerek katlanıyorum. Onları yok say. Bu adamlar profesyonel görev adamları. Bırak görevlerini yapsınlar."

DUALARIMIN PRENSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin