PİNOKYO PRENS 🤴 27

12.2K 781 50
                                    

Uğradığım hakaret ve zorbalık karşısında deliye dönmüştüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uğradığım hakaret ve zorbalık karşısında deliye dönmüştüm. Hakkında söylenen, düşünülen her şeyi yapmış olabileceğine kuvvetle inanıyordum artık. Sinirlendiğinde gazabının şiddetli olacağını söylemişti. Nişanlısına ihanet etmiş hatta onu öldürmüş bile olması gayet de mümkündü. Ama bu düşüncelerin sebep olduğu korku bile beni sindirmeye yeterli gelmezdi.

Havaalanından çıktığımızda şaşkınlıktan tutulan dilim de açılmıştı. "Sen kendini ne sanıyorsun?"diye sordum sinirden çatallanmış bir sesle.

"Ne hakla bana zorbalık yapabiliyorsun! Nesin sen? Kimsin!" Bir an için öfkeli yüzüyle dikiz aynasından baktıysa da susmaya devam ediyordu. Cevap vermeliydi. Gerçek bir kavga edip koltuğun tepesinden görünen saçlarına yapıştıktan ya da suratına bir tane yapıştırdıktan sonra işi bırakmak istiyordum. Türkiye'ye dönecektim. Bu saatten sonra burada kalamazdım zaten. Dünkü terbiyesizliği, bugünkü zorbalığı... Bambaşka bir yüzünü görmüştüm Zaydan'ın.

Artık onu patronum olarak görmediğim için bu hadsize daha fazla katlanmam gerekmiyordu. Dakikalarca ağzıma geleni, benim bile söylerken fark ettiğim terbiyesizliklerini yüzüne söyledim. İlk kez birini bu kadar ağır eleştiriyordum. Hep arkasından konuştuğunuz birinin karşısına geçip çatır çatır içinizdekileri dökmek gibi bir histi bu. Söyledikçe daha fazla sinirleniyordum. Sinirlendikçe daha fazla söyleniyordum.

Dakikalar boyunca hakaretlerimi ağzını açıp bir şey demeden, gözlerini aynaya bile kaldırmadan dinledi. Cevap vermemesi daha çok sinirimi bozuyordu. O cevap vermedikçe eleştirinin dozunu artırıyordum.

...

"Durdur şu arabayı!"

"Sana diyorum! Beni hemen aldığın yere götür! Bir kurtulayım şuradan hemen defolup gideceğim! Bir daha ülkenize turist olarak bile gelmeyeceğim! Londra'ya da gitmeyeceğim! Hatta Paris'e de gitmeyeceğim."

...

"Ben senin kölen değilim. Sen kim oluyorsun da beni bu şekilde aşağılayabiliyorsun? Neye güveniyorsun sen! Parana mı? Senin paran beni aşağılamaya yetmez! Anladın mı beni züppe!"

Ani bir manevrayla arabayı kenara çektikten sonra bütün sesiyle bağırdı. "Sus artık!"

Arabanın ani manevrasıyla savrulduğum yerden korkuyla doğruldum. Sesinin gücü karşısında sinecek gibi olmuştum ama dikiz aynasındaki yansımasıyla göz göze geldiğim zaman gülmeye başladı. Kahkahayla gülüyordu. Eğer saçlarına yapışacaksam bu en doğru zamandı.

"Nasıl bir dengesizsin sen!"

Kafasını arabanın direksiyonuna vura vura patlatmak istiyordum. Ben öfkeden deliye dönmüşken bunca lafı başkasına söylemişim gibi gülüyordu. Dakikalarca hakaret etmiştim. Taş olsa çatlardı. Tepkisi gülmek mi olacaktı. Deliydi bu adam! Camdan dışarıya baktım. Şehrin yüksek binaları az ilerideydi. Buradan taksi bulabilir miydim? Otostop çekmek ya da araçların vızır vızır geçtiği yolda tek başıma yürümek zorunda kalsam da bu delinin yanında bir saniye daha durmayacaktım. Kapıyı açmaya çalıştım. Hala kilitliydi.

DUALARIMIN PRENSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin