PİNOKYO PRENS 🤴 18

12K 704 47
                                    

Telefonu kapma yarışının galibi kaktüs olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonu kapma yarışının galibi kaktüs olmuştu. İkimiz de bu yeni galibin dikenli kolları arasındaki telefona şaşkınlıkla bakakaldık. Bu arada trajikomik bir şey daha olmuş, şarkı söylediğim video açılmıştı. Şarkı söyleyen bir kızın sesi geliyordu kaktüsten. Hem telefonu bu duruma düşürdüğüm için hem de şarkı söyleyen sesi susturamadığım için mahcup olmuştum ama bu halim yanımdaki adamın umurunda değildi. Zaydan kahkahayı patlattı. Ben hemen yanımda durmasına rağmen uzanıp alamadığım telefona çaresizce bakarken O ömrünün en komik olayını yaşıyor gibi karnını tuta tuta gülüyordu. Onun bu tavrı, mahcubiyetimi bastırınca öfkeli bakışlarımı Zaydan'a çevirdim. Ne demeye saklamıştı bu videoyu! Neden alay ediyordu benimle! Kim bilir daha önce kaç kez böyle gülerek izlemişti çocuk gibi bağıra bağıra şarkı söylediğim videoyu. Benim çaresiz bakışlarım karşısında gülüp duran adamı kaktüsün dikenlerine doğru itmek istiyordum.

Yere oturmuş, ayaklarını kaktüsün yanına doğru uzatmış, elleri biraz geride toprağa dayanmış şekilde gülerek bana bakıyordu. Hafif rüzgâr başındaki kareli örtüyü yüzüne doğru dalgalandırdığında gözüm eline doğru hareket eden başka bir şeye takıldı. Bir akrep kumların arasından çıkarak Zaydan'ın elinin üzerinden yürüyüp geçti. Eline sinek konmuş gibi umursamazca geçip giden akrebe baktı. Korkuyla çığlık atarak geriye doğru bilinçsizce adım attım. Hızlı bir hareketle kolumu tutup çekti. Hemen yanına az önce akrebin geçip gittiği yere düşmüştüm. Ne olduğunu anlayamadan dönüp arkama baktım. Kaktüs kılıçlarını çekmiş duruyordu.

"Dikkatli ol."dedi ciddileşerek. "Çöldeysen, kum fırtınası olsa bile, iki gözünü de açık tutmak zorundasın." Ben toparlanıp düştüğüm yerden kalkınca o da kalktı.

"Telefonun... En azından şimdi yerini biliyoruz."dedim mahcup ama muzip bir sesle.

"Kaktüsleri çok seviyordun. Hadi bakalım."diyerek gözüyle kaktüsü işaret etti. Çubuk ya da taş gibi bir şey var mı, diye gayri ihtiyari etrafa bakındım. Her yer kum tepeleri her yer sarı... Tereddüt ederek telefonu almak için elimi kaktüse uzatacak oldum. Zaydan kolumu ittirdi.

"Ne yapıyorsun? Şaka yaptım. Artık gitmeliyiz."

"Telefonu burada bırakamayız. Üstelik yerini de biliyoruz."

"Ay'ın da yerini biliyoruz ama gökyüzüne merdiven dayamıyoruz, değil mi?"

"Telefonu kaybetmek için bahane arıyor gibisin."diye söylenerek üzerime bakındım. Sonra Zaydan'ın üzerine bakındın.

"Ya, niye öyle sapık gibi bakıyorsun bana!"diye dalga geçerek kollarıyla göğsünü kapatıp yan döndüğü zaman kolundaki saat güneş ışığında parladı.

"Telefonu nasıl kurtaracağımı buldum! Başındaki örtüyü versene." Sorgulamadan verdi örtüyü. Sonra kolundaki saati istedim.

...

DUALARIMIN PRENSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin