"Sevgilim!" Boğazını temizledi ve tekrar etti.
"Aynı zamanda arkadaşım. Ve tabiki kardeşim gibi." resmen saçmalıyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum ama bana şu an düşen görev bu oyunu sürdürmek.
"Yani Hera'nın demek istediği biz bir birimizin hem arkadaşı hem sevgilisi hem kardeşiyiz. Sanırım anlatabildik aramızdaki ilişkiyi. "
Soğuk terler dökerken inanaması için Bay Park'ın gözünün içine bakıyordum. İkimizde uzun uzun baktı. Gülümseyip Hera'ya döndüm.
" Anlatmak istediğin şey bu değil miydi? Bu kadar kendini yormana ne gerek vardı? "
Gergince gülümseyip izin isteyerek lavaboya gitmek için masadan kalktı. Masadaki sessizliği Ellie'nin telefonu bozdu. Aramayı cevapladı ve kısa bir konuşmanın ardından kapattı.
" İzniniz olursa kontrol etmem gereken bir email var. " Başımla onayladım. Sandalyesine astığı laptop çantasından laptopunu çıkarıp masanın üzerine bıraktı.
Hera tekrar yanımıza döndüğünde laptopa doğru eğilip Ellie'nin baktığı şeye baktı.
" Neye bakıyorsun öyle hipnotize olmuş gibi. "
Neden yaptığımı bilmiyorum ama hep yaptığım gibi yine Hera'nın yüz ifadelerini izledim. Önce gözleri kocaman oldu, sonra bakışları benimle kesişti. Tekrar gözlerini kaçırıp sandalyesine oturdu. Bay Park bir işinin çıktığını söyledi ve yanımızdan ayrıldı. Dikkatli ve sürekli üzerimizde dolanan gözlerden kurtulmanın verdiği rahatlıkla Hera'da bende derin bir nefes verdik. Sağ elini ensesine götürüp ovuşturdu.
"Ben, çok teşekkür ederim. Ve özür dilerim. Seni de bu yalana bulaştırdığım için. "
Yüzündeki üzgün ifadeyi daha fazla görmemek adına onu neşelendirmeyi denedim.
" Takma kafana. Özür dilenecek bir şey yok. Kendini hazır hissettiğin zaman neden böyle bir şey yaptığını anlatırsan, benim için yeterli. " Rahatlamış gibi sandalyede geriye yaslandı.
" Siz ikiniz bana hemen gerçeği söyleyin." diye hafif kızgın sesle konuştu Ellie. Kaşlarımı kaldırıp başımı salladım.
"Ne gerçeği? " Parmağını ikimizin üstünde gezdirdi. Gözlerini kısmış ve kuşkucu bakışlar atıyordu.
" Birbirinize karşı bir şeyler mi hissediyorsunuz? "
Gözlerim kocaman olurken Hera'nın içtiği sıcak çikolata boğazında kalmıştı. Boğazını yırtarcasına öksürürken yavaşça masadan kalkıp lavaboların olduğu kısma yürüdü. Ben ise hala şaşkınlığımı atamamıştım. Gözlerimi Ellie'den kaçırırken laptopunu bana çevirdi.
"Hey! Sırf yalnız kalalım diye öyle dedim."
"Ne yalnız kalmasından bahsediyorsun? " dedim endişeyle.
" Aranızda bir şey olmadığını biliyorum. "dedikten sonra ağzında bir şeyler geveledi ve laptopun bir tuşuna bastı.
" Yalnızca şu fotoğraflar hakkında konuşacaktım. Hera burada değilken konuşalım. "
Siyah ekranda beliren fotoğrafla bakışlarım Ellie'ye döndü.
" Bunlar bugün çekilen fotoğraflar. Sende ne işi var? " Gözlerini devirdi.
" Unuttun sanırım, ben bütün ünlü grupların ve kişilerin çekimlerini yapıyorum. " Bu fotoğraflarımızı nasıl bulduğunun basit bir açıklamasını yapıyor.
" Özellikle bu fotoğraf hakkında konuşmak istiyorum. " dedi. Fotoğrafta yalnızca Hera ve ben vardık. Hera yüzünde kocaman bir gülümseme ile gözlerini kapatmıştı. Sol elini yarım kalp yapmıştı. Ben ise ona arkadan sarılmış ve sağ elimle Hera'nın yaptığı kalbi tamamlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanfictionEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...