"Şimdi olacak." dedim ve ayağa kalktım. Diğerlerini arkamda bırakıp Mei kapıdan çıkmadan ona ulaştım. Koluna girdiğimde bir an durakladı ama sonra yürümeye devam etti.
"Nasıl geçti konuşmanız? Neler dedin? O ne dedi? Aranızda var mı bir uyum? Kızım bir şey desene çatladım burada! "
" Şe-şey, iyi sayılır. Sanırım. O kadar heyecanlıydım ki kalbimin sesinden onun dediklerine odaklanamadım. "
Mei verdiği açığı fark ettiğinde gözlerini kocaman açtı ve parmaklarıyla dudaklarını örttü. Sinsice gülüp onu otoparka giden yolda hızlıca yürüttüm.
" Biliyordum be! Hoşlanıyorsun değil mi ondan?"
Ağzımı kapattığında etrafa bakındı duyan biri var mı diye. Bizden başka kimse yoktu.
"Sessiz ol. Ondan hoşlanmıyorum. Onuda nereden çıkardın?"
Bir kaç saniye yüzüne baktım. Gözlerini kaçırıp parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Bakışlarından. O bakışları iyi bilirim." dedim burukça sağ dudağımı kıvırırken.
Sehun'da bana öyle bakıyordu. Büyülenmiş gibi bakıyordu bana. Hala da öyle aslında. Birine aşık olduğunda ona, ellerini cama koymuş vitrindeki oyuncağa büyülenmiş gibi bakan bir çocuk gibi bakardın. Mei'de ve Sehun'da bu bakışlar vardı.
"Madem o kadar belli ediyorum da o nasıl fark etmedi beni? " dedi somurtarak.
" Ben bunun için buradayım. Seni fark etmesini sağlayacağım." dedim gülümseyerek. Kaşlarını çatıp başını bana doğru eğdi.
"Nasıl olacakmış o?"
"İşte böyle!" diye fısıldadım sinsice gülerken. Onu omzularından tutup arkasına çevirdim ve ittim. Mei ufak bir çığlıkla öne doğru düşerken hemen birkaç adım önündeki Lay kızı tuttu. İkisi kısa bir bakışmaya girmişken diğerlerine dönüp göz kırptım.
Ellerimi kuvvetlice çırptım ve herkesi arabaya bindirdim. Mei benim yanıma öne oturdu. İlk başlarda bir sessizlik vardı. Sonra konuşmaya başladım ve sessizliği bozdum.
"Ne mezunusun Mei? " dedim yola bakarken.
" Yonsei Üniversitesi. " dedi sessizce. Şaşkınca ona baktım ama daha sonra tekrar yola odaklandım.
" Yonsei mi? O Kore'nin en iyi üç üniversitesinden biri! Neden utanç duyulan bir şey gibi bahsediyorsun?"
"Bilmiyorum. " dedi. Baekhyun arkadan seslendi. Hepsinin şaşkın olduğuna eminim.
" Ne mezunusun peki? Mesleğin ne?"
Bak bunu merak etmiştim işte. Yonsei harika bir ünivertise. Bunu bilmeyen yok Kore'de.
"Ben aslında fizyoterapistim." dedi sessizce. Mei hariç hepimizin ağzından bir yuh nidası kaçtı.
Suho: Neden söz yazarlığı yapıyorsun o zaman? Böyle güzel bir mesleğin varken neden bıraktın?
Gayet mantıklı bir soru!
"Aslında annemin bir rahatsızlığı vardı. Sırf onun için fizyoterapist olmuştum. Ama.. "
Lay: Ama?
" Annemin ölümünden sonra bende bıraktım fizyoterapistliği. Hayalim olan işe girdim."
Suho: Annen için üzüldüm. Ancak hayallerinin peşinden gitmen çok hoş.
Lay: Bence de.
Mei'nin başını öne eğip gülümsediğini gördüm göz ucuyla. Bende yarım ağız gülümseyip arabayı durdurdum. Gelmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanficEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...