"Muayene uzun sürer mi? Seni burada beklesem ben?" dedi Chanyeol.
"Bilmiyorum ki. İstersen git sen." Omuz silkti arabayı park ederken.
"Evde kimse yok. Diğerlerinin de işi var. Burada seni bekleyeceğim." Başımı sallayıp arabadan indim. Doktorun odasına çıktım ve muayenemi oldum. Doktor'un istediği tahlil ve testleri yaptıktan sonra doktorun odasında ne diyeceğini bekliyordum. Aslında doktorun ne diyeceğini biliyordum. Los Angeles'taki doktorla aynı şeyi söyleyeceklerdi.
"Hera Hanım. Üzülerek söylemeliyim ki yurt dışındaki doktorunuzla aynı sonuçlara ulaştık. Önereceğim çok sayıda tedavi yok. Kesin çözüm sağ overin alınması. Çünkü iltihaplanma ilerlemiş görünüyor. İlaç tedavisi uygulasak bile bir süre sonra tekrar etme olasılığı çok fazla. İsterseniz ilaç tedavisi uygulayabiliriz de tabiki. Ama kullanacağınız ilaçlar sizi oldukça bitkin düşerecek. Bana tek başınıza yaşadığınızı söylemiştiniz. İlaç tedavisi alırken işinize devam edemezsiniz. Ne kadar erken karar verirseniz o kadar iyi çünkü daha sonra overde kanserleşme görülebilir. "
Elimle yüzümü sıvazladım. Bunu çok düşünmüştüm. Yapacak bir şey yoktu. Ameliyatı kabul edecektim.
" İlaçlara gerek yok. Ameliyat olacağım."
"Öyleyse en kısa zamanda olmanızı öneriyorum." Başımı iki yana salladım.
"Şey, bakın bu hafta tamamiyle yoğunum. İzin almak gibi bir şansımda yok." Doktor başını sallayıp bilgisayarından birkaç şeye baktı.
"Öyleyse haftasonuna alalım ameliyatı. Bunun dışında bir ay boyunca dolu ameliyathaneler. Ayrıca ne kadar geciktirirseniz sizin zararınıza."
"Tamam öyleyse. Hafta sonu olsun." dedim. Doktor gülümseyerek ayağa kalktı. Bende ayağa kalktım.
"Ameliyattan bir gece önce burada olmanız gerekiyor. Cuma akşam yedide hastanede olun lütfen."
Başımı salladım ve selam verdikten sonra odadan çıktım. Hastaneden çıkarken çocuklara ne yalan uyduracağımı düşünüyordum.
***
Arabaya bindiğimizde Chanyeol'den beni eve bırakmasını istemiştim. O da 'Ben senin şoförün müyüm? Kendimi kullanılmış hissediyorum' diyip arabayı başka bir yere sürmüştü. Burası benim sık sık uğradığım dönerciydi.
"Türkler bu işi biliyor. Çok lezzetliydi." dedi Chanyeol. Şaşırarak ona döndüm.
"Daha önce gelmiş miydin buraya?" dedim. Başını salladı.
"Seni bir keresinde buradan alıp şirkete geçmiştik. Daha sonra boş zamanımda bir uğradım ve dönerlerin tadına baktım. Müptelası oldum resmen."
"Maskeni tak da bir an önce inelim öyleyse. Çok açım." dedim. Maskesini ve şapkasını taktığında arabadan inip dönerciye girdik. Kasada duran kadına gülümsedim.
"Safiye ablaa!" dedim tezgahın diğer tarafına kollarımı uzatırken. Safiye abla da kollarını bana uzattı ve sarıldık. Bir an birisi belime dokundu gibi olmuştu. Arkamı dönüp Chanyeol'e baktım.
"Belin açılmıştı, etrafta erkekler var." var dedi kendini savunarak. Safiye ablaya dönüp kollarımı tezgaha dayadım.
"Nerdesin kız sen kaç gündür? Özlemedin mi Türk yemeklerini?"
"Olur mu öyle şey! Özledim ama işim çok yoğun olduğu için gelemiyorum. Fırsat buldukça geliyorum işte." dedim.
"Sevgilin mi?" dedi kaş göz işareti yaparak. Elimi salladım hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanfictionEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...