Çığlık atarak uyandığımda ilk gördüğüm kişiye, Sehun'a sarıldım.
"Şş.. Sorun yok. Sadece bir kabustu. Ağlama, ben buradayım. "
Şiddetli şekilde ağlarken titreyen kollarımı ona dolayıp başımı omzuna gömdüm. Çok korkmuştum. Sakinleşmem gerekiyordu. Sürekli saçlarımı okşuyor ve benimle birlikte ileri geri sallanıyordu. Hala titriyor, ağlıyor ve Sehun'un çabalarına rağmen sakinleşemiyordum.
" Ç-ok ko-orku-nçtu." dedim zorlukla. Onun omzu gözyaşlarım ile ıslanırken tek düşünebildiğim Sehun'un o kanlar içindeki haliydi.
"Çok-kan var-dı. S-sen ö-öylece yatı-" devamını getiremiyordum. Ben ona kemiklerini kıracak kadar sıkı sarılırken başını boynuma gömüp kokumu içine çektiğini hissedebiliyordum.
"Buradayım ve iyiyim. Sen de iyisin. Tamam mı? Çok iyiyiz. Ağlama artık. Buradayım. Asla seni bırakmam. "
Gözlerimi sımsıkı yummuş, başımı omzuna gömmüş, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bir süre sonra vücudumun titremesi geçmişti ama hala gözlerimi açamıyordum. Bir an kendisini geri çekecek gibi olmuştu ama kollarımı daha sıkı sarıp gitmemesini belli eden bir mırıltı çıkardım.
"Tamam gitmiyorum, buradayım."
Çok korkunçtu. Sehun'un ölmüş olduğu düşüncesi tüm vücudumda bir ürpertiye neden olduğunda yüzümü boynuna sürttüm. Bu hareketin içimde oluşturduğu güven hissini düşünürken Sehun'un fısıldayan sesini duydum.
"Beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum."
Burnumu boynuna sürterek yüzümü kaldırdım ve fısıldadım.
"Seviyorum."
Birkaç fısıltının ardından adım sesleri duyunca odada yalnız olmadığımızı anladım. Sehun'un varlığıyla gevşeyen bedenim bu seferde utançla gerildi. Kısa bir süre sonra Sehun benden ayrıldı.
"Hadi kalkalım artık. İyisin değil mi?"
"Evet. Şirkete gitmeliyiz. "
Kollarımı ondan çekip dirseklerimi dizlerime dayadım ve başımı avuçlarıma gömdüm. Odada kimler vardı acaba? Kimler görmüştü o halimi? Kimler duymuştu çaresizce onu sevdiğimi söylediğimi?
Sehun'un yüzüne bakmamaya çalışarak ayağa kalktım. Başımı öne eğip saçlarımla yüzümü kamufle ederken sessizce konuştum.
"Arabada sizi bekleyeceğim. "
Evden çıkıp arabaya bindiğimde başımı arkaya atıp gözlerimi kapattım. Neler yapıyorsun Hera? Nasıl davranıyorsun? Neden kendinden taviz veriyorsun? Taviz veriyor muyum? Bilmiyorum. Sehun neden aklımı karıştırıyor. Nasıl ona karşı ördüğüm duvarları kolayca yıkabiliyor? Aldığım onlarca kararı onun karşısındayken kolayca unutuveriyorum.
Ne yapacağım ben?
***
Masanın diğer tarafında oturan ve rahatsız edercesine bana bakan Sehun'a kaşlarımı çatarak bakıyordum. Birazdan makyaj yapılma sırası bize gelecekti. Daha sonra küçük bir röportaj yapacaktık. Ben yalnızca küçük bir kısımda bulunacaktım ve muhtemelen benim olduğum kısım yayımlanmayacak, yalnızca yedek olarak tutulacaktı. İçimden umarım yayında bizimle ilgili bir şey söylemez diye dua ediyordum.
Telefonum çalınca aramızdaki bakışmayı kesip arayana baktım. Sonra kaşlarımı daha çok çatıp aramayı cevapladım.
"Evet dinliyorum..Size teklifi reddettiğimi söylemiştim.. Teklifiniz için teşekkürler ama kabul etmeyeceğim.. Peki tamam. Fikrimi değiştirirsem sizinle iletişime geçeceğim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanfictionEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...