Ablamı o adamın kolunda gördüğümde canım yanmıştı. Hala da yanıyordu. Nasıl oluyor da hala o adamın koluna girebiliyor aklım almıyor. Her ne kadar onunla tüm bağlarımı kopardığımı düşünsemde onu umursamadığımı sansamda öyle değilmişim. Bunu şimdi, ablamı o adamın kolunda görünce emin oldum.
"Arkadan çıkalım. " dedi Sehun. Benim için üzüldüklerini biliyorum ama buna hiç gerek yok.
" Hayır. Neden öyle bir şey yapalım ki? " dedim başımı dik turarken.
Xiumin: Hera sen...
" Hadi millet yarın çok işimiz olacak. " dedim.
Lay: Emin misin? Dediğinde başımla onayladım. Onların kapıya yaklaştıklarını gördüğümde başımı biraz daha dik tuttum.
Herkesin önüne geçip ilk çıkan ben oldum. Ablam beni gördüğünde onun yanından umursamazca yürüdüm geçtim. Eminim şaşırmıştır. Alıştı tabi küçük çocuk gibi peşinde dolaşmama, şimdi neden böyle davrandığıma bir anlam verememiştir.
Herkes arabaya bindiğinde ilk önce uzun bir sessizlik oldu. Bu tuhaftı işte. Hepsinde gözlerimi tek tek gezdirdim.
"Suratlarınız neden mahkeme duvarı gibi? " dedim. Baekhyun sesini duydum sonra. Nihayet biri konuştu.
" O ne demek? "
" Yalnızca bir benzetme. Neden suratınız asık diyorum?"
Chen: Az önce ablan ile olanlar-
"Eyii! Sakın buna üzüldüm demeyin! Ben umursamıyorum artık onu. " dedim. Keşke bu dediklerime kendimde inansam.
Baekhyun: Dönüp sana bakmadı bile.
Suho anında kafasına bir tane vurmuştu.
D.O: Boşboğazlık konusunda Chen ile yarışır bence.
" Demek dönüp bakmadı bile. Aslına bakarsanız bu şaşırttı işte beni. Oysa durup bana baktığına ve neden böyle yaptığımı düşündüğünden emindim. Demek öyle olmadı. "
Dudaklarımı büzdüm. Yüzümde sahte bir hüzün vardı. Sesimdeki hüzüne biraz umursamazlık ve neşe kattım.
"Demekki beni birazcık olsun umursamıyor. Bu da beni çok önceden silip attığını gösterir. Ne yalan söyleyeyim, eski Hera olsa yıkılırdı." dedim. Asıl hislerini daima içine göm. Kimseler duymasın.
Çocuklara çaktırmadan çantamdan ilacımı çıkarıp bir tane ağzıma aldım. Çünkü yavaş yavaş kendimi kötü hissetmeye başlıyordum.
Kimseden bir ses çıkmayınca başımı pencereye çevirip karanlık gecedeki ışıl ışıl caddeleri izledim. Üzerimde bakışlar hissetsem de dönüp bakmadım. Yol boyunca tüm düşüncelerimi ve hislerimi içime gömüp iyi olduğumu kanıtlamak için çocuklarla şakalaştım. Neyse ki hepsi bu durumu kolayca atlattığımı düşünmüştü. Kaçmak her zaman işe yarıyor.
Benim evime yaklaşmamız ile insan kalabalığı dikkatimizi çekti. İtfaiye sirenleri endişelenmeme neden oluyordu. O kalabalığın içinden araçla zorla olsada geçtik. Araç durduğunda diğerlerine arabada beklemelerini söyleyip indim. Dışarıya adımımı atmamla yanan evimi görmem bir oldu. Yanımızdaki evlerde yanıyordu. Ben şaşkınlıkla yanan eve bakarken etraftaki seslerin boğuklaştığını hissettim. Siren sesleri, araba sesleri, insan sesleri hepsi birbirine karışıp yok oluyordu sanki. Transa girmiş gibiydim. Birisi sanki kolumu asılıyordu ama ben tepki dahi veremiyordum. İlacın etkisi ve şu an yaşamakta olduğum şok nedeniyle ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanfictionEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...