Çin'deki konserin bittikten sonra bir sonraki konser için hazırlıklara başlanmıştı. Çin'den ayrılmak benim için oldukça zor olacaktı. Havaalanına gitmeden önce taksiyle hem Lay'i almak hemde ailesi ile vedalaşmak için evlerine gitmiştim. Babası köydeki kardeşine gideceği için onunla dün vedalaşmıştık. Lay annesine sıkıca sarıldığında onlara imrenerek baktım. Annesinin Lay'in kulağına bir şeyler fısıldadığını gördüm. Lay başını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. Bende neden gülümsediğini anlamasam da gülümsedim. Lay annesinin önünden çekilince onlara baktım. Acaba sarılmama izin verir miydi? Gülümseyip kollarını açtığında hızlıca annesine sarıldım. Sımsıkı sarılırken sessizce konuştum.
"Teşekkür ederim, her şey için. Bu kısa zamanda anne özlemimi dindirdiğiniz için." Kendimi geri çekince elini tuttum öptüm ve alnıma götürdüm.
"Bizim geleneklerimizde böyle yapılır." dedim dolan gözlerimi kırpıştırırken. Eliyle beklememizi söyledi ve gözden kaybolduktan bir dakika sonra geri geldi. Elindeki iki tane ekmek arasını bana uzattı.
"Kahvaltı yapmadan çıkmışsınız yola. İyice acıkmadan yiyin. " Başımı sallayıp elindekileri aldım.
" Lay sen valizini taksiye götür hadi. " dedi. Lay yanımızdan ayrılmadan önce son kez annesine sarıldı ve uzaklaştı.
" Senden üç şey için söz istiyorum kızım. " dedi. O kızım dedikçe ağlayasım geliyordu. Zaten zor tutuyorum kendimi şimdi hıçkıra hıçkıra ağlayacağım ha!
" İlki kendine iyi bak. Kendini çok yorma. Bu hergeleleri düşündüğün kadar kendini düşünmüyorsun. Sen iyi ol ki onlara da kol kanat gerebil.
İkincisi, oğluma iyi bak. Belli etmiyor ama bana çok düşkündür. Çok sık görüşemiyoruz ve bu onu çok üzüyor. Senden rica ediyorum ona destek ol bu konuda.
Üçüncüsü ise, yine gel. Beni annen gibi gördüğün için ben teşekkür ederim asıl. Sana çok değer verdiğimi bil. Çin'e bir dahaki gelişinizde bir hafta kalacaksınız. Gerekirse kapıyı üstünüze kitleyeceğim. " dedi gülerek. Kıkırdayıp başımı salladım.
El sallayıp hızlı adımlarla taksiye ilerledim. Kendimi taksiye attığımda şöfore havaalanına gideceğimizi söyledim ve yolu izlemeye başladım. Sonra elimdeki ekmek aralarını hatırladım. Birini Lay'e uzatırken gözlerinin benim gibi nemli olduğunu gördüm.
"Ağlama sakın. Sen ağlarsan bende ağlarım şimdi. " dedim.
" Sen zaten ağlıyorsun. " dedi gözünden bir damla yaş düşerken. Ağladığımı fark etmemiştim. Gözlerimi silsem de yerine yenisi geliyordu gözyaşlarımın. Elimi yüzüme doğru sallayıp derin nefes aldım.
" Ay çok gena ağlayacağım şimdi. " dedim. Söylediklerim aksine zaten ağlıyordum. Havaalanına gidene kadar biraz ağladık biraz sakinleştik sonunda kendimizi toparlayıp yol bitince indik. Lay yüzündeki maskesini düzeltip valizleri alırken bende taksi ücretini ödedim.
İçeriye girerken içimden 'oh be hiç fan' diye geçiriyordum ki döner kapıdan girmemizle çığlıkları duymam bir oldu. İkimizde hızlıca diğerlerinin yanına giderken kulaklarım sağır olacak diye korkmuştum. Bazen ünlü olmanın ne kadar zor olduğunu düşünmüyor da değilim.
***
Omzuma dokunan eli hızlı reflekslerim sayesinde tuttum. Kimin eli olduğuna bakınca Baekhyun olduğunu gördüm.
"Ne oldu? " dedim arkamı dönerken. Hemen arkamda oturuyordu. Telefonunu bana doğru gösterdi. Anlamayarak Baekhyun'na döndüm.
" Ne gösteriyorsun anlamadım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanfictionEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...