Aklıma durup dururken geçen programda sunucun sorduğu geldi. Sehun'u ne kadar seviyordum? Programda tabi ki soruyu cevaplamayacağımı nazik bir dille söylemiştim ama içimden bir ses sürekli bana bu soruyu tekrar ediyordu. Sevgi ölçülüp tartılan bir şey değildi ki cevabını verebileyim. Seviyorum işte, çok seviyorum.
Düşünmeyi boş verip elimdeki kahvemi yudumlarken yan masadaki dedikoduyu dinlemeye karar verdim. Şirketteki birinden bahsediyorlardı.
"Büyük rezalet çıkardı. Artık işine son verildi ama hala arada bir onu burada görüyorum.
"Şirkette mi?" dedi diğer kız korkuyla.
"Hayır. Bahçede. Siyah kıyafetler giyiyor ve şapka takıyor. Sürekli birilerini izliyormuş gibi. Ama kimi izlediğini bilmiyorum. Geçen gün yine onu bahçede gördüm. Güvenlikler sürükleyerek dışarıya çıkarıyordu."
"Hastaneden yeni çıkmış diye duydum. İyileşmeden neden bırakmışlar ki onu?"
"Bilmiyorum. Şirketteki birine saldırıyormuş. Neyse ki idollerden birkaçı durumu fark edip kızı kurtarmışlar. Tanrım! Çok korkunç. Kendi kendine onu yeneceğim deyip duruyordu. Bedel ile ilgili bir şeyler söylüyordu." dedi hatırlamaya çalışarak.
Manyak herif hastaneye geri gitmesi gerekiyor. İnsanlara zarar veriyorsa neden akıl hastanesine yatırmıyorlar ki?
"Bedel mutlaka ödenir gibi bir şeyler diyordu." dedi. Onları dinlemeyi bırakıp menajer Chul'un odasına yürüdüm. Bana odasına gelmemi söyleyen bir mesaj atmıştı. Kapıdan girdiğimde Suho, Sehun ve Menajer Chul hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Beni görünce aniden sustular. Tek kaşımı kaldırıp onlara baktım ama sonra menajer Chul ile gözlerimiz kesişti ve yüzüme nötr bir ifade koyup selam verdim.
"Beni çağırmıştınız." dedim Suho'nun yanına oturarak. Sehun'un bana baktığına eminim ama umrumda bile değil.
"Bundan sonra tek başına dolaşmanı istemiyoruz." dedi menajer. Kaşlarımı çatıp anlamadığımı belirttim.
"Hera bu konu önemli. Sana neden olduğunu henüz söyleyemeyiz ama gerçekten bir yerde tek başına olmanı istemiyoruz. Sürekli yanında birileri olsun." dedi Suho.
"İyi de neden? Yani durup dururken nereden çıktı bu?" dedim hafif gülerek.
"Bu ciddi bir konu. Yanında ben yokken bir yere gitmeni istemiyorum. Ya da Suho hyung. Ve ya herhangi bir üye işte." dedi Sehun ve eliyle yüzünü sıvazladı. Sanki işler çığırından çıkmış da elinden bir şey gelmiyormuş gibi davranıyordu.
"Seninle yan yana durmak istemiyorum." dedim net bir şekilde. Suho'un koluna girdim. Suho kolumu kolundan çekip bir eliyle elimi tuttu ve diğer elini yanağıma koydu.
"Hera bu konu önemli tamam mı? Sehun'un dediklerini dinlemek zorundasın. Yoksa sana bir koruma bulmak zorunda kalacağız."
Yüz ifadesi o kadar ciddiydi ki korkmaya başladım. Korktuğumu anlamış olmalı ki yanağımdaki elini enseme koyup beni kendine çekti ve sarıldı.
"Hera tehlikedesin ve bunun farkında bile değilsin. Hyun Ki manyağı peşinde ve sana zarar vermek istiyor. Başına bir şey gelmesinden korkuyoruz." dedi tekrar.
Kendimi geri çektim ve gözlerimi Sehun'a çevirdim. O ise yere bakıp yumruklarını sıkıyordu.
"Hera Park Hyun Ki ile aranızda olanları çocuklar biraz anlattılar." dedi menajer.
"Ne? Benden izin almadan kişisel hayatımı ortaya mı döküyorsunuz?" dedim sinirlenerek.
"Öyle bir şey yok. Sakinleş. Olayın ciddiyetinin farkında değilsin çünkü senden uzun zamandır saklıyorduk. Ama Hyun Ki iyice tehlikeli olmaya başladı." dedi menajer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanficEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...