Elimdeki çubukları sakince masaya bıraktı. Olmuyor işte! Kullanamıyorum şu çubukları!
"Neden yemiyorsun?" dedi Minseok abi. Omuzlarımı silkip önümdeki ramen kasesini ittim."Canım istemiyor." Sağ elimi kucağıma koyup oynamaya başladım. Elimdeki sargılar ve bacaklarımdaki sargılar çıkmıştı. Ama elim hala kullanırken acıyordu.
"Hera doktorun verdiği diyeti de aksatmaya başladın. Lütfen yemeklerini düzgünce ye. "
İfadesiz suratımla Minseok abiye baktım.
" Abi canım istemiyor. " dedim. Yanımda oturan Chanyeol koluyla kolumu dürttü. Başımı ona çevirdim.
" Ye hadi, günlerdir doğru düzgün uyuduğunu görmedim. Yüzün kaşık kadar kaldı. Yemeğini de yemezsen hastalanırsın."
Çubukları elime alıp yemeye çalıştım. Ama çubukları hala kullanmakta zorlanıyordum.
Ramen kasesini bırakıp sofrada ki diğer yemeklerden yemeye denedim.Sehun elimdeki çubukları alıp tabaktan bir dilim domates aldı. Ağzıma uzattı. Üzgünce ona baktım.
"İstemiyorum Sehun." Sakin kalmaya çalışır gibi derin nefes aldı. Domates dilimini ağzına attı.
"Ne istiyorsun? " Dedi sakince. Cevap vermedim. Tekrar sordu.
" Uyuyalım mı? " Gözlerimi kocaman açıp ona baktım. Ne diyor bu çocuk böyle?
" Niye birlikte uyuyalım ki? Uyuyabilsem kendim uyurum zaten. "
" Uyuyabil diye yanında yatacağım zaten."
"Hayır istemiyorum." dedim. Masadan kalktım ve mutfaktan çıktım. Üst kata gidip banyoya girdim. Aynada çökmüş yüzüme baktım. Son birkaç haftada çökmüştüm. Aynada ki halime baktıkça ağlayasım geliyordu. Gözlerim dolunca ellerimi lavobonun kenarlarına yaslayıp sakinleşmeye başladım.
"İlaçlarını bırakmamalıydın Hera. Berbat görünüyorsun. İnsanların senden beklentisini karşılayamıyorsun. Hiç bir işe yaramıyorsun. Patronunun verdiği bir görevi bile yapamadın! Beceriksiz! İşe yaramazın tekisin!"
Kendi kendime ağlamaya başladığımda dizlerim daha fazla beni taşıyamadı. Dizlerimi kendime çekip ağlamaya devam ettim. Kapı yavaşça açıldığında sesimi kesmeyi denedim ama olmadı. Birinin bana kollarını sardığını hissedince kendimi sıkmayı bırakıp ağlamaya başladım.
"Sorun ne kardeşim? Neden kendini bu kadar yıpratıyorsun? "
" Be-ben neden hi-iç bir işe yara-mıyorum?" dedim zorlukla. Eli sakinleşmem için saçlarımı okşuyordu.
"Olur mu öyle şey? Sen ne kadar önemli biri olduğunu bilmiyor musun? Kim söyledi sana işe yaramaz olduğunu? "
Minseok abinin uysal sesi içimdeki öfkeyi dindirmesi gerekirken kabartıyordu.
"Her şey söylüyor! Önemli biri falanda değilim! Hiçbir işe yaramadığım sürekli karşıma çıkıyor! Ellie ile arkadaşlığımızı onaramıyorum! Lay'in neden sürekli içine kapanık olduğunu çözemiyorum! Ablamın neden beni istemediğini anlamıyorum! Basit bir iş olan program düzenlemeyi bile düzgünce yapamıyorum! Kendi beceriksizliğim yüzünden sizinde azar işitmenize neden oluyorum! İşlediğim bir hatayı bile üstlenemiyorum! Neden bu kadar beceriksiz olduğumu anlamıyorum! İnsanlara karşı nasıl davranacağımı bilmiyorum! Sehun'a karşı nasıl davranacağımı bilmiyorum! Bunca yükü nasıl sırtlanacağımı bilmiyorum!"
Beni omuzlarımdan tutup hızlıca sarstı. Ağlamam bıçak gibi kesilirken tam gözlerimin içine bakıyordu.
"Yeter artık! Beceriksiz olduğunu düşünmenden bıktım. Etrafına bir bak! Bize bir bak! Sen geldiğinden beri ne kadar mutlu olduğumuzu görmüyor musun? Ne olmuş yani birkaç kez azar yediysek? Üstelik tamamı senin suçun değildi. Asıl sen bizim yüzümüzden azar yedin. Herkesin sorunlarını da çözemezsin. Biraz kendin ile ilgilen! Hep içine atma! Bu kadar dolana kadar neden gelip bana anlatmıyorsun? Ben senin abin değil miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanfictionEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...