Kapı tıklatıldıktan sonra Ebru içeriye girmesi için bağırdı. Başımı kaldırıp gelene baktım.
"Efendim Chanyeol?" Chanyeol saçlarını karıştırıp küçük bir çocuk gibi konuştu.
Chanyeol: Müsait misin diye soracaktım. Senaryoma çalışmam lazım.
"Ah, doğru. Sana yardımcı olacağıma söz vermiştim."
Ebru: Bende izlemek istiyorum. Lütfen lütfen. Hem ben oyunculuk okuyorum! Sizi izleyebilir miyim?
Son sorusunda kullandığı ses tonu küçük bir çocuğun şeker isterken ki ses tonuna benziyordu.
Chanyeol: Tamam gel. Benim için bir sorun olmaz. Dedi Chanyeol şaşırarak.
Ebru: Oley be! Gidelim hadi Chan. Hera arkamızdan gelir.
Ebru Chanyeol'un kolundan tuttuğu gibi odadan çıkardı. Kuzenim diye demiyorum, kendisinde tam bir hayvan gücü vardır. Aynı annesine çekmiş. Amcam Ebru'nun öz kızı değil ve araları biraz soğuk ama yinede birbirlerine saygı gösteriyorlar.
Salona geçmeden önce mutfağa gidip bir bardak su aldım kendime. Tam dolabı kapatacağımda Baekhyun gülerek mutfağa girdi. Beni görünce heyecanla yanıma gelip fısıldadı.
Baekhyun: Hera kuzenin hiç senin gibi değil.
Ses tonundan bunu iyi anlamda söylediği belliydi ama ben gıcıklık olsun diye başka şekilde onayladım onu.
"Haklısın benim gibi değil. Güzellik konusunda bana çekmiş, ama maalesef hiç akıl yönünden çekmemiş. Birazcık daha zeki olsaydı fena olmazdı.
Baekhyun koluyla kolumu dürttü.
Baekhyun: Neyden bahsediyorsun sen? Kız gayet zeki. Az önce Chen'in 9'ar 9'ar sayma yarışması yapıyorlardı. Kendi dili olmadığı halde iyi yapıyor.
"Bu da onun garip yeteneklerinden biri sadece. Normalde matematiği berbattır ama sayıları katlarıyla sayabilir. "
Baekhyun: Ciddi misin? Ah çok kıskanıyorum böyle yetenekli insanları.
Gülerek Baekhyun'un saçlarını karıştırıp konuştum.
" Sen de yeteneklisin prensim. Asma suratını. Hadi ben kaçtım. Gidip bakayım şunlara. " dedim ve salona geçtin. Ebru çocukların baya bir ilgisini çekmişti anlaşılan. Salona girdiğimde hepsi kahkaha atıyordu. Sehun hariç. O diğerleri gibi yakın davranmıyordu Ebru'ya.
Aferin sevgilime.
Sevgilim? Kendine gel Hera! Sehun senin sevgilin değil, sevdiğin.
Aferin sevdiğime.
Bu daha doğru bir tanım sanırım. Çoktan senaryoyu canlandırmaya başlamış Chanyeol ve Ebru'yu bölmek istemediğim için sesimi çıkarmadan Sehun'un yanına oturdum. Başını bana çevirip gülümsedi. Yorgun gibiydi. Bu sıralar çok yorgun olduğunu biliyorum. Üstelik akşam bir televizyon programı var. Konser dönüşü kameraların önüne çıkmalıymışız. Hepimiz çok yorulmuş ve bence bir tatili hak etmiştik. Ne yazık ki Lee Soo Man tatilimizi iptal etmişti.
"Biraz uyu istersen." dedim. Tekrar yorgunca gülümsedi.
"Uykum var ama tek başıma uyumak istemiyorum. Suho hyungda benimle uyumuyor. " dedi.
Tam ağzımı açıp Suho'ya kızacaktım ki ağzımı kapatıp vazgeçtim. Koltukta yan oturup dirseğimi koltuğa dayadım ve başımı da avucuma yasladım. Bakışlarımı kesmeden Sehun'a baktım. Dudaklarında minik, huzurlu ve yorgun bir gülümseme vardı. Sessizce Sehun'u izlerken o da hiç bir şey yapmadan beni izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanfictionEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...