53- Baekhyun

129 13 2
                                    

Küçük bir kelebek vardı. O kelebek ne zaman kanatlarını çırpsa bir şey olur kanatları kırılırdı. O kırık kanatlar yönünü kaybetmiş adamın kalbine batar, kanatırdı. Kelebeğin kanatlarını yalnızca o adam iyileştirebilirdi. Ama artık hikayeye biri daha girmişti. O biri öyle biriydi ki kelebek ne zaman ihtiyacı olan adama gidecek olsa bir esinti yaratıp kelebeğin yönünü değiştirecekti.

Bu hikayede mutlu olan kimse olmayacak.

Çünkü birinin bile üzülmesi demek diğerlerinin acı çekmesi demek.

Hera biri tarafından sarsılıyordu. Uyanmak istemiyordu. Omzunu dürten eli tutup savurdu. Tekrar dürtüldüğünde gözlerini açmadan mırıldandı.

"Lütfen biraz daha uyuyayım. Sabah üçte yattım. "

Chen: Junon uyanmazsan Menajer Chul fena azarlar.

Hera gözlerini açıp iki büklüm olduğu tekli koltukta doğrulup yüzünü ovuşturdu. Kolundaki saate baktığında ofladı. Yalnızca üç saattir uyuyordu. Suho'nun sesini duyunca başını sesin geldiği yere çevirdi.

Suho: Bize diyorsun ama sen sabahlara kadar uyumadan çalışıyorsun.

"Eğer bunu sabaha kadar yetiştirmeseydim sizde çalışmalara bugün değil yarın başlamak zorunda kalacaktınız. Bir gün zaman kaybetmek demek daha çok çalışmanız, daha çok yorulmanız demek. Vicdan azabından öleyim mi istiyorsunuz? "

Chen: Uykuluyken bile mantıklı düşünebiliyor. İlginç.

" Her daim mantıklı düşünebilirim. " dedi gülerek. Ayağa kalkıp vücudunu esnetirken başka bir ses duydu.

Sehun: Fazla mantıklı konuşuyorsun. Arada bir kalbini dinle. Kullanmadıkça körelmeye başlamış.

Hera Sehun'un imalı konuşmasına cevap vermeyip sinirle dudaklarını birbirine bastırdı. Bu sefer Baekhyun ima ile konuştu.

Baekhyun: Mantıklı haliyle bu kararları veriyorsa kalbiyle karar vermesi grubun açısından kötü olur. Değil mi Hera?

Hera kaşlarını çatıp bir şey demeden çantasını alıp odadan çıktı. Suho Baekhyun'a uyaran bir bakış attı.

Suho: Şimdi değil Baek. Daha sonra.

Baekhyun somurtarak önüne döndü. Sehun'un Hera'yı sevdiğini artık hem Xiumin hemde Baekhyun biliyordu.

Lay ve Suho'nun Sehun'dan haberleri yoktu. Ama Hera'nın bir sevgilisi yada onun gibi bir şeyi olduğunu öğrenmişlerdi. Ortalığın biraz durgunlaşmasını bekliyorlardı. Daha sonra akıllarındaki tüm sorulara cevap bulacaklardı.

Hera lavaboda elini yüzünü yıkadıktan sonra çantasındaki yedek tişörtü üstüne geçirdi. Dağılan saçlarını tarayıp başına siyah bir şapka geçirdi. Kapı sesi duyunca başını oraya çevirdi. Stilist sonun baş yardımcısı içeriye girmişti. Hera'yı gördüğünde nasıl ne yapıyorsun gibi kısa bir sohbetin arkasından kızın şapkasını hafif yukarı çekti.

"Aman tanrım! Hera bu yüzünün hali ne?"

"Ne olmuş? "dedi Hera aynaya yaklaşarak. Sonra tekrar kıza dönüp ofladı.

" Bu yüzden şapkayla yüzümü kamufle ediyorum. Çok kötü  görünüyorum değil mi? "Genç ve bakımlı kız çantasından mini bir çanta çıkarıp lavabonun siyah mermerine bıraktı.

" Suratının haline bak. Göz altlarına bakanlar uyuşturucu kullanıyorsun sanacaklar. Göz altı torbaların var. Hemen bu işi halletmeliyiz. "

Çantasından çıkardığı bir sürü şeyi kızın yüzüne sürerken Hera sesini çıkarmadan durdu.

" İki hafta sonraki konser için sana da özel kıyafetler çiziyoruz. "

Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin