Hera ve Lay ikilisi başı öne eğik şekilde arka koltukta oturuyordu. Hera sabah birisinin onu dürtmesi ile uyanmıştı. Yaşlı ev sahibi kapıyı işaret edince Hera başını kapıya çevirdi. Lay'in babasının şaşkınca kendisine baktığını görünce önce anlam veremedi. Daha sonra adam arkasını dönüp gitti.
Hera ne oluyor ya diye içinden geçirirken birinin kendisine sarıldığını hissetti. Başını sağa çevirip yanında yatana baktı. Yanımda yatan kişi tabiki Lay'di. Hera ne kadar kollarından kurtulmak istesede Lay sürekli 'beş dakika daha' diyerek kollarını sıkılaştırmıştı.
Hera en sonunda dayanamayıp İngilizce olarak 'Baban geldi kalksana!' diye bağırmıştı. Lay aniden gözlerini açıp kalkmıştı. İkiside arabaya bindikten sonra babasından bir güzel azar yemişlerdi.
"Senin yüzünden bende azar yedim! Benim suçum neydi? Ne diye yanıma yatıyorsun? Hadi onu da geçtim ne diye sarılıyorsun belime?! " diye kısık sesle Lay'i azarladı Hera.
" Ne yapsaydım? Kadına evliyiz dedim, gidip başka yerde mi yatsaydım?! Ayrıca başka yatacak yerde yoktu! "
" Hemen cevapta hazır!"
"Ne yalan mı?"
"Yeter! Kapatın çenenizi! Bu konu burada kapandı. İkinizi de bu seferlik affediyorum. Annene de bir şey söyleme."
İkiside usulca başlarını salladılar. Eve vardıklarında üstlerindeki hala nemli ve çamurlu kıyafetleri çıkarıp sıcak bir duş aldılar. Hera telefonu kullanılamayacak duruma geldiği için yeni bir telefon almalıydı. Üstünü giyindikten sonra tabletini alıp ayakkabılarını giymek için dış kapıya gitti. Lay'in annesi o sırada elinde siyah örgü bir ceketle geldi. Ceketi giymesi için Hera'ya yardım etti.
"Çok yakıştı. Bunu oğluma örmüştüm. Küçükken giyiyordu ama şimdi boyu uzayınca kolları kısa geliyor diye giymiyor velet. "
Hera ceketin önünü ilikleyip kapşonunu kafasına geçirdi. Lay'in annesi kızın gözünün önüne düşen kapşonu geriye çekti kıkırdayarak.
" İşini çabucak hallet gel, tamam mı? Soğukta oyalanma hasta olursun."
Hera dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı. Sonra sıkıca sarılıp evden çıktı. Henüz bahçeden bile çıkmamıştı ki kapı sesi duyunca arkasına döndü. Lay ayakkabısını giyip koşarak Hera'ya yetişti.
"Ben arabayla götürürüm seni. Hem vakit geçirmiş oluruz. Malum dün gezemedik. "
" Annenle biraz vakit geçirsen daha iyi olmaz mıydı?" dedi Hera.
"Bir şey olmaz gel sen benimle. Arabayla gideceğiz. " dedi Lay ve yürümeye başladı.
" Dur bir dakika! Ne arabası? Araba dün hurdaya döndü ya?"
Lay gülümseyip bahçedeki garaja yürüdü. Hera garajın kapıları açılınca içinde gördüğü araçla gözlerini kocaman açtı.
"Bu bebek ne zamandır buradaydı? " dedi hayretle. Lay kahkaha atıp sürücü tarafına dolandı.
" Bu bebek" dedi eliyle arabanın tavanına vururken "uzun süredir burada. Babama aldım ama o kullanmayı reddediyor. Atla hadi geç kalmayalım. "
"İlginç. " deyip arabaya bindi Hera. Yol yaklaşık 15 dakikaydı. Hera o sırada Eun Sang'ın kendisine attığı dökümanları kontrol ediyordu. Araba durduğunda çıkardığı örgü ceketi geri giydi.
"Ceket yakışmış. " dedi Lay. Hera kollarını kendine sardı. Aynı zamanda cekete de sarılmış oldu.
" Sıcacık. Hiç üşümüyorum. " dedi gülümseyip. Lay başındaki şapkayı çıkarıp Hera'nın başına geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
FanfictionEXO // Yaptığımız seçimler bizi başka seçimler yapmaya zorlar. Onlar da başka seçimlere... Her seçim bir diğerini tetikler ve yeni olasılıklara kapı açar. Önemli olan yeni seçimler yapabilecek cesareti bulabilmekte. Ben o cesareti kendimde buldum...