Bu hikayedeki konuları 25 30 yıl önce yaşananlardan etkilenerek yazdım okurken bunu dikkate alınız. İyi de şimdi böyle bir şey yok ya da olmamıştır gibi düşünmeyiniz. Özellikle genç okuyucularım buradaki olaylarla karşılaşmamış olabilir.
Lütfen hikayeye başlamadan önce yıldıza dokununuz.
herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.
Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.
İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.
Genç kız öyle sinirliydi ki yerinde duramıyordu masasının etrafında bir o yana bir bu yana dolanmaktan artık başı dönmeye başlamıştı. Bir şeyler yapmalıydı ama ne? Bu ara iş yerinde her şey ters gidiyordu bunun verdiği stresten mi ne sürekli sıkıntılıydı. Birde bugün yaşanan olay tuzu biberi oldu diye düşünmeden edemedi. Müdürüne nasıl açıklayacağını bilemiyordu; "küçük detaylar nasıl bu kadar büyüdü anlamıyorum" diye söylenip durdu.
"Offf hatalı değilken, hatalı duruma düşmekten nefret ediyorum." Aslında o kadar da büyütecek bir şey yoktu ama Buse için iş yerinde çıkan her sorun kocaman dağ oluyordu. Oysa normal hayatında o kadar güçlü ve olaylara yaklaşımı sakindi ki bu haline bazen kendi bile şaşıyordu. Bu durumunu müdürünü çok sevmesine ve ona karşı mahcup duruma düşmemek için verdiği emeğe bağlıyordu. Zaman geçtikçe ağlamak isteği katlandı. Gözleri dolup dolup taşıyor ama o gözyaşını dışarı akıtamıyordu. Hem şirkette ağlayamazdı. Güçsüzlüğünü kimseye gösteremezdi. Zaten özel yaşamında da birilerinin yanında ağlayamazdı. Bazen bu huyundan nefret ediyordu diğer hem cinsleri gibi ağlayıp ajitasyon yapıp üste çıkamadığı yada sorunlarını birilerine belli edemediği için...
"Neymiş efendim güçlü kızmışım, bok güçlüyüm kendimi yemekten başka ne yapıyorum acaba? Söyleyeyim hiç bir şey bazen lanet ediyorum bu huyumdan beni hep mutlu zannetmelerinden, hiç sıkıntısı yok ne güzel demelerinden birde senin yerinde olmak istiyorum demezler mi? Ah ah içimde kopan fırtınaları bir bilseler. Acaba ben neden kendime gelince bu kadar acımasız olup, insan olanın başına her iş gelir hata yapmaktan daha doğal bir şey yok diyemiyorum. Bu halim normal değil tedavimi olsam?" diye kendi için uzayıp giden serzenişleri bitiremedi.
Özel bir şirkette iki müdüre 2 yıldır asistanlık yapıyordu. Önceliği departman müdürü olan Levent Bey idi. Diğer müdüründe her işinden sorumluydu, çok çalışıyordu hiç iş yüzünden of dediği olmazdı. İkisi ile de güzel anlaşıyordu ama Levent Bey'in yeri çok başka idi. Tam babaydı, adam gibi adamdı aralarında 15-16 yaş olmasına rağmen neden bir ağabey gibi değil de baba gibi görmesinin sebebini hep düşünürdü. Müdürü odasına giderken;
"Tünaydın Buse," dedi düşüncelerine o kadar dalmıştı ki arkasından bakarken beklediği anın geldiğini anladı.
"Haydi Bismillah, şimdi dananın kuyruğu kopacak," diye mırıldandı.
Odasına geçen Levent Bey bir sorun olduğunu hemen anlamıştı. Zaman kaybetmeden Buse'yi yanına çağırdı. Gülümseyerek yine hangi okyanusta yüzüp, derede boğuldu acaba diye düşünmeden edemedi. İki yıldır yanında çalışıyordu. İş görüşmelerinde bir sürü kişinin içinde üniversiteden yeni mezun olmuş tertemiz, masum ve dürüst bir kız olduğunu düşündüğü için hiç deneyimi olmamasına rağmen onunla çalışmak istemişti. İyi ki de öyle bir seçim yapmıştı. Hiç yanıltmadı Buse onu, en zor işleri başarırken saçma sapan şeylerde sıkıntı çekiyordu. Bazen küçücük bir kız çocuğu gibi olurken bazen kocaman bir kadın görüyordu karşısında. Seviyordu bu küçük kızı, kız kardeşi yerine koymuştu. Niyetini ve özverisini bildiği için çoğu zaman hatalarını görmezden bile gelirdi. Çünkü ufacık şeyleri bile kafasına takıp üzüldüğünün farkındaydı. Bakalım yine ne oldu derken kapı çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİME KAN DAMLAR Güzel Seven Kadınlar Serisi 1 (Bitti)
General FictionBuse, ıssız bir yolda karşılaştığı uzun boylu simsiyah gömleğinin içinde muhteşem gözüken adamın sert bakışlarının onu etkilemesini istemiyordu. Hem de ilk konuşmalarında azarlanmayı beklemiyordu. Adama sana ne demek istese de onun yardımına ihtiyac...