5. Bölüm: Kan Banyosu Yapan Savaş Tanrıçası(Düzenlendi)

19.3K 1.1K 118
                                    

İnsanın doğasında var kaybetmek. Doğduğumuz andan itibaren ilk gözyaşımızı kaybederdik, ilk nefesimiz, ilk adımımız. Büyürdük yine kaybederdik belki bir anne belki de vatan kokulu bir baba. Ama hep kaybederdik.

Ve hayatta en baskın gelen duygu yaşama arzusuydu. Şimdi dillere pelesenk olmuş senin için ölürüm sözü sadece laftaydı. Kimse, kimse için ölmez. Kimse, kimseye de ölmez.

Evet, ölen olur. Gözünü kırpmadan karşısında ki için canını verecekler. Canını canı bilip koruyacaklar, ama bunlar nadir insanlardır. Narin insanlardır.

"Neredesiniz çocuklar!"

"Sizi bekliyoruz komutanım."

"Tamam, Hakan sekiz dakikaya yanınızdayım."

Anlaştığımız buluşma noktasına giderken geceyi kızıla boyayan alevler dört bir yandan yükseliyordu gökyüzüne. Attığımız ilk tekme değildi bu ve sonra olmayacaktı. Bu dağlarda tek bir tane bile şerefsiz kalmayana kadar devam edecek savaşımız.

Belki ben görmeyecektim, belki yanımda ki bu aslan parçaları da görmeyecekti ama damarlarında Türk kanını bulunduran nice yiğit var bizim yerimizi alabilecek.

Gözüm arkada kalmayacağını biliyor olsam da yitecek canlara canımın yanmasına bir türlü engel olamıyordum.

Hızlı adımlarımla buluşma noktasına vardığımda bizimkilerden hiçbir iz yoktu. Yani en azından onlar iyi kamufle olduklarını sanıyorlardı.

Oyunlarını bozmamak için çevremde bir tur attım. Gülmemek için tutukları nefeslerinin seslerini duyduğumdan habersiz bana kumpas kurmaya çalışmaları onların acemiliğinden değil benim bu işte uzmanlığımdandı.

Olduğum yerde durup kaşlarımı çattım telsizimi çıkartıp onlara seslenmek için hazırlanırken arkadan yaklaşan adım seslerini duyuyordum. Enseme silahını dayayacağı zaman ani bir manevra ile belimden silahımı çıkartıp arkamı dönerken bir elimle silahını etkisiz hale getirdim diğer elimde ki silahı da alnının çatına dayadım.

"Dikkat et de ava giderken avlanma aslanım."

Ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu. Çok tatlı olduğunu inkâr edemem ama bunu ona söyleyecek kadar da delirmedik değil mi Cabbar.

"Hadi artık çıkın bu kadar oyun yeter!"

Elimdeki kurumaya başlamış kanın pütürlü hissi silahın soğukluğunu cehennem ayazı yapıyordu.

Ellerimde ki kan bir devrin başlangıcı bir çığlığın ilk yankısıydı. İçimde adım adım ilerleyen kor alevler bir göle atılan afak taşın oluşturduğu etkinin ön gösterimiydi.

Askerler yerlerinden çıktığında kan içindeki vücuduma baka kalmışlardı. Hiçbir tepki yoktu onlardan. Aslında bu tepkisizlikleri en büyük tepkiydi bana.

Uzun yürüyüşümüz ölüm vaveylaları ile geçmiş fakat dudaklardan tek bir kelam bile dökülmemişti. Bense iç hesaplarıma boğulmuş vücudumdaki leş kanının ağırlığını ruhumda taşıyordum.

Sonunda karakola geldiğimizde hala tepkisizdim. Boştum boşluktaydım. Kemal yeterince iç hesaplaşma yaptığımı düşünmüş olacak ki koluma girerek beni duşların olduğu alana doğru sürüklemeye başladı. Hakangil hala sessiz adımlarla arkamdan geliyorlardı. Endişeli olduklarının farkındaydım ama onları şimdilik umursamayacak kadar da kendimi kaybetmiştim.

Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin