Bizi biz yapan neydi ya da insanı insan yapan? Korkuları, zaferleri, kayıpları, gözyaşları, gülüşleri ve daha birçok duygu. İnsanı insan yapan duyguları mıydı?
Ya da irade. Güçlü veya güçsüz fark yaratmaksızın hepimize sunulan o iradeyi biz ne zaman kullanmaya başlıyorum. İlk gülüşümüzde, ilk gözyaşımızda, çığlıkta.
Şüphesiz her birimizin aklından geçiyordur alıp başımızı bizi kimsenin tanımadığı bir yere gitmek. Lisan bilip bilmemek önemli değil bu hususta dertlerden kaçalım yeter. Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki birinden kaçtığımızda daha büyük dertlere tutunuyorduk.
Polislerin geldiğini duyunca hızla ayağa kalktım. Bakışlarımı Kartal ve Arat üzerinde gezdirip sıkıntılı bir nefes verdim.
"Buraya gelmem hataydı."
"Şafak, şu sıralar çok fazla hata yapıyorsun. Ortaya çıkman başlı başına hata senin hele ki bu halde."
Kartal eli ile karnımı göstererek konuştuğunda kaşlarımı çatıp iki adım yaklaştım ona. Elimdeki silah ile göğsünü sertçe bastırarak konuşmaya başladım.
"Ne varmış halimde be. Hı ne varmış halimde. Hayata tutunmaya çalışıyorum Kartal, görmüyor musun? Bu kadar mı körsün. Savaş senden daha çok benim kardeşimdi. Biriyle kardeş olmak için ille de kan bağına ihtiyaç yok. Ben Savaş'tan sonra asla eskisi gibi olamadım. Asla olamayacağımda. Şimdi bir amacım var korumam gereken bir kızım var. Buna rağmen köşeye çekilip saklanmamı bekleyemezsin. Bunu benden isteyemezsin."
Silahı belime yerleştirip kapıdan çıkacakken yeniden arkamı döndüm ve ikisine bakarak konuştum.
"Yazıklar olsun. İkinize de yazıklar olsun."
Kapıdan çıkıp aşağı inerken saçımdaki tel tokaları üzerimdeki pantolonun arka cebine attım alelacele. Kapılardan çıktığımda yönümü bara doğru çevirdim. Gürültülü müzik susmuş içeriye kafa bulandırıcı bir uğultu hâkimdi.
Polislerin kimlik kontrolü yaptıklarını gördüğümde sıkıntılı bir nefesi dışarı bıraktım. O sırada yanıma yaklaşan iki görevli ile derin bir nefes alıp verdim ve üzerimdeki tüm duygulardan sıyrıldım.
"Hanımefendi hamile bir şekilde burada ne arıyorsunuz acaba."
"Kolay gelsin memur bey kardeşimi arıyorum. Onun için geldim."
"Öyle mi?"
"Evet, kendisi şu sırlar fazla serseri oldu onu bu halde barlardan toplamak gerçekten yorucu olmaya başladı."
"Anlıyoruz, kardeşinizi bulabildiniz mi bari."
Etrafta tur atan gözlerim köşede polisler tarafından kimlik kontrolünün yapıldığı fark etti. 18 ine yeni girmiş geçlerin arasında zil zurna sarhoş olan ve masadan başını kaldıramayan çocuğu görünce endişeli bir şekilde konuştum.
"Aman Allah'ım, Tuncay."
Polisleri unutmuşum gibi hızla o masaya yaklaştım. Masaya yüzünü yaslamış horlayarak uyuyan çocuğun yüzünü ellerimin arasına alıp şefkat ile okşadım.
Masadakilerin de kafaları bir milyon olduğu için kimse bu kadın kim bile demiyordu. Az önce benimle konuşan polisler arkamda bittiğinde gözlerimden akan yaşı elimin tersi ile silip ağzımdan ufak bir hıçkırık bıraktım.
"Lütfen arabaya kadar taşımama yardım eder misiniz?"
Memurlar acıyarak halime baktığında ben bir elim karnımda diğer elim horlayan çocuğun yüzündeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...