Düşlerimin umutlarımı idam ettiği satırlarda hayata 2-0 yenik başlayan ben yalnızlık basamaklarını istikrarlı bir şekilde takılmadan aksamadan çıkıyordum.
Bu hastane odasında vatan haini olan bu adamı başında; düşüncelerimin gebe kalan bir bedeni katletmesine izin veriyor, masum bir can ile beraber bir kadını bu hayattan kopartıyordum.
Yatakta bilinçsiz bir şekilde yatan adamın dudaklarından dökülen her kelime adaletini siktiğimin dünyasının adaletsizliğiyle kavurduğu cehennem zebanileri eşliğinde keyfe keder bir bitiklik ile cehennem yangınlarını en derinime sunuyordu.
Yanıyordum; için için, cayır cayır!
Odadan çıkıp yan odada yatan Fırat ağanın odasına ilerledim sakin adımlarla. Ne zaman geldiğine dair hiçbir fikrim olmayan Aras ayağa kalkıp menekşeyi arkasına aldı ve tehditkar bakışlarını gözlerime dikti. Arasa gözlerimi devirip mavilerimi menekşelerle buluşturduğum zaman taşmak üzere olan menekşe rengi okyanusları ile bana bakıyordu dolu dolu.
Gözlerinde gördüğüm hüzün içimi parçalayıp cehennem ateşlerini harladı. En güzel günü kana bulanmış bu güzel gözlü güzel bakışlı kız her şeyin en iyisini en güzelini hak ediyordu.
"Menekşe?"
Yorgun bir dinginlikle çıkan sesim kulaklarına ulaştığında büyük olan gözlerini iyice büyüterek yüzüme baktı. Birkaç saniye içine sığdırdığı göz kırpışlar kelebek etkisi yaratım içimde bir yerlere dokunması ve menekşenin kollarıma koşması kısa ama ömürlük bir zaman almıştı.
"Abla!"
Menekşeye sıkıca sardığım kollarımın ardından Arasın bize anlamsız bakan gözleriyle çakıştı gözlerim. Menekşenin narin hıçkırıkları kulaklarıma dolduğunda telkin edici kelimeler fısıldadım kulağına. Bir süre sonra sakinleştiğinde ayrıldım ve gözlerine baktım.
"Geçti güzelim bak ablan burada. Aras ağa Menekşenin yüzünü yıkayın da gelin."
Kaşları hala çatık olan Aras Menekşeyi kollarımdan alıp odadan çıktı. Boş bakışlarım kapının pürüzsüz yüzeyinde gezinirken Fırat ağanın sesi ile ona döndüm.
"Gelinim seni sevmiş gibi."
Fırat ağanın dediğini es geçip asıl konuya girdim direk.
"Seni vuranı yakaladık Fırat ağa."
"Yakalayacağından hiç şüphem yoktu zaten Şafak komutan oğlum nasıl?"
"Hala uyuyor onun yanından geliyorum şimdi."
Acılarla yoğrulmuş gözlerini pencereye çevirip karanlık gökyüzünü izledi bir müddet. Derince bir iç çekip yeniden konuştu.
"O çok hassas bir çocuk!"
Bir an püskürerek güleceğimi düşündüm. Gülmemek için kendimi tutarken vakit kazanmak amaçlı yatağın kenarında bulunan koltuğa çöktüm ve tepkimi kontrol altına aldıktan sonra döküldü kelimeler dudaklarımdan.
"Çocuk mu? Hiçbir çocukta olamayacak kadar kan var ellerinde Fırat ağa."
"O kendi yolunu seçti sadece!"
"Kendi yolu mu? Ne zamandan beri yediğin kaba pislemek kendi yolun oldu ağa?"
"Haddini aşıyorsun komutan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...