Yok, olmadan önce yok etmek içi öldürdüğüm tüm cesetlerin kemiklerini odun yapıp damarlarımda akan kanı benzin niyetine üzerine akıttım. İhtiyacım olan artık tek bir kıvılcımdı. Yok oluşum, yok edişimin yegâne temeli var oluşuma sebep olan cehennem sularıydı.
Bir kitapta bir söz okumuştum beni anlatan beni tanımlayan. Dili güzel yazar şöyle diyordu "Yok oluşum bile devrim olur benim, var oluşum zaten ihtilal!"
Varoluşumun ihtilali bana en çok acı vermişti bu yüzden yok oluşumla devrim yaratmaktı amacım. Acılarımla perçinlediğim hırsım öyle bir yıkım yaratacaktı ki intiharımda ki asalet göz dolduracaktı.
Bu oyun benim devrimimin son ihtilalimin ise ilk perdesi olacaktı.
Kocaman salonu varlıklarıyla küçülten bu adamlar neye adım adım gittiklerini bilmeden oyunuma alet olacak intiharıma giden elzem yolu aşmama yardım edeceklerdi.
Yanında oturduğum Ulaş çatık kaşlarla beni izlerken o kadar derin bakıyordu ki sanki neler yapacağımı bu işin sonunun nereye gideceğini biliyor gibiydi ve ne tuhaftır ki engelleyemeyeceğinin de farkındaydı.
Fakat bizi ortak noktada birleştiren amacımız yollarımızın ehemmiyetini sıfıra indiriyordu. Artık hangi yoldan gittiğimiz değil varacağımız yer önemliydi.
"O zaman siz gidin artık!"
"Şafak, benimle kalmanı istiyorum."
Her ne kadar Hakan'ı çok sevsem de onunda sınırlarını aştığı yerler oluyordu. Şuan o sınırın üzerindeydi ve aşması takdirinde olacakları en iyi bilenlerden biri oydu.
Yerdeki gözlerimi yavaşça Hakan'a çıkarttığımda ne demek istediğimi anlamıştı. Hızla ayağa kalkıp diğerlerin de göz gezdirerek konuştu.
"Kalkalım o zaman beyler, evli evine köylü köyüne."
"Haftaya başlıyoruz, o zamana kadar olaylardan uzak durun ben her şeyi takip edeceğim."
Ev hızlı bir şekilde boşaldığında koca adamların küçülttüğü salon şimdi gözüme kocaman görünüyordu.
Kocaman ve sessiz. Az önceki kalabalık bana geçmişimin güzel parçalarını hatırlatmıştı.
"Yaralarının temizlenmesi lazım."
"Sen kendininkini temizle ben kendiminkini hallederim Ulaş."
"Bir kerede bir şeye karşı çıkma be kadın."
"Haddini aşıyorsun."
"Had mi? Sen o haddi yalan dolanla bu eve girdiğin gün geçtin!"
Bakışlarımı gözlerine çıkardığımda bendeki bakışın aynısını bu adamda gördüm. Bizim ruhlarımız birbirinin yansımasıydı bunu görüyor görmekten çok hissediyordum.
Aklım kimseye ait olmamak için çırpınırken ruhum bu adama kavuşmak istiyordu. Peki bu adamın hayatıma giren o kadar erkekten ne farkı vardı.
Kartal, Toprak, Uzay ve daha nicesi gönlüme adım adım ilerleyip kapıda kalan kaç erkek vardı hatırlamadığım.
Herkes için duvar olan, kat kat kilit takan ruhum bu adamda niçin kepenklerini açmış, kilitlerini kırmış, duvarlarını yıkmıştı.
"Ben sana asla yalan söylemedim. Sadece sen doğru soruyu sormadın."
"En basitinden bana kimseyi öldürmediği söyledin Şafak, söylesene kaç kişinin kanı var ellerinde?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...