Gün ağarmış Mardin topraklarına kızıl ışıklarını bahşetmişti. Saatlerdir anlatıyordum. O ise sesini bile çıkartmadan beni dinliyordu.
Bazen sustum bazen ağladım ama anlatmaya hep devam ettim. Tavanda olan bakışlarımı yanıma çevirdiğimde ifadesizce onunda tavanı seyrettiğini gördüm. Vücudumu ona doğru çevirmemin ardına o da aynı şekilde bana döndü.
"Ya sonra!"
Derin bir nefes alıp anlatmaya devam edecekken aniden açılan kapı ile kelimelerim yarım kaldı.
"Abi Şafak komutan buraday..."
Bakışları bizi bulan Aras sözlerinin devamını getiremeden donup kaldı. Haklıda doğrusu. Üzerimdeki çarşafı kaldırıp Berzan'a kısa bir bakış attım pantolonumu giyinirken.
"Belki akşam devam ederiz!"
"Hassiktir neye devam ediyorsunuz siz?"
Arası umursamadan Berzan'ın dolabını açtım ve siyah bir tişörtü alıp üzerime geçirdim. Berzan'sa yatakta oturur pozisyona geçmiş avuçlarına sıkıştırdığı çarşaf ile beni seyrediyordu.
"Biriniz bana burada neler olduğunu açıklayabilir mi?"
"Açıklayacak olsaydık konuşurduk öyle değil mi Aras ağa!"
Yorucu bir geceydi. Daha fazla devam etmek istemiyordum. Burada olmamın bir sebebi vardı ve istediğimi elde ettikten sonra çekip gidecektim. Merdivenlerden indiğim zaman köşedeki divana hazırlanmış kahvaltı masasını gördüm başında da Fırat ağa.
"Sabah şerifleriniz hayır olsun Fırat Ağa."
"Sağ olasın Şafak senin de. Gel kızım dün olanları duydum çok üzüldüm nasılsın."
"Hamt olsun iyiyim. Berzan fazlasıyla alakadar oldu yaramla."
"Bir doktora görünseydin kızım."
"Lüzumu yok ağam."
"Şafak abla gittin sanmıştım. Nasılsın? Nasıl oldun? Ağrın sızın var mı? Ağrı kesici getireyim mi?"
Menekşenin nefes almadan ardı ardına sorduğu soru üzerine Fırat ağayla dayanamayıp kahkaha atmaya başladığımızda merdivenlerden gelen sesle yarım kalmıştı kahkahamız.
"Allah neşenizi arttırsın. Neye gülüyorsunuz bu kadar?"
"Gel Berzan, gel oğlum bizde Şafak kızım ile laflıyorduk."
Yanımdaki sandalyeyi çekip oturduğunda kaşlarımı çattım istemsizce. Kulağıma yaklaşıp fısıldayarak konuştuğunda derdini anlamıştım.
"Maşallah, hemen de babamın kızı olmuşsun."
"Ne derler bilirsin Berzan ağa! Şeytan tüyü var bende."
"Biliyorum!"
Fısıltı şeklinde söylediklerini duymuştum ama duymamazlıkdan geldim. İşime nasıl gelirse öyle davranıyordum sonuçta.
"Bir şey mi dedin anlamadım?"
"Hayır, demedim!"
Omuz silkip kuş sütünün eksik olduğu masada göz gezdirdim. Menekşenin de elinden her iş geliyordu maşallah. Yalnız yapmıyor olsa da koca konağı idare etmek kolay olmasa gerek. Yani tamam bende bir yığın askerle uğraşıyor olabilirim ama ev çevirmek daha zor olsa gerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...