"Komutanım ne özel görevi?"
"Sözümü ikiletme Şafak. Bu görev için sana bir görev arkadaşı atanacak. Alanında en iyisi olduğunu söylememe bile gerek yok bence."
"Ya karakol?"
"Savaşın buraları halledeceğine eminim!"
"Emredersiniz komutanım."
Ve albay odadan çıkar. Yemişim böyle görevi ben karakolumda teröristlerimle mutluyum abi. Ne diye aramıza girip onları üzüyorsunuz ki. İtler göt korkusundan uyuyamazken yokluğum onlara bayram olacak resmen.
İki ay bide az muz değil iki ay. Kapı çalınıp içeri Savaş girdi. Tekmil verdikten sonra oturmasını söyledim. Gözlerini kısmış benim sıkıntılı halimi inceliyordu.
"eee?"
"İki ay buralarda yokum Savaş! Görev emri."
"Görevin neymiş ki?"
"Detayları bende bilmiyorum. Albay bir yıl aradan sonra telefon etmek yerine geldiğine göre önemli olmalı."
Olumlu anlamda kafasını sallayıp haklı olduğuma dair bir şeyler geveledi ağzında.
"Ne zaman gidiyorsun?"
""Eşyalarımı toplayım Albayla beraber yola çıkacağım. Buralar sana emanet söylememe gerek yoktur herhalde."
"Ayıp ettin patron benden daha iyisini mi bulacan!"
"Çek egonu gözlerimin önünden alanımı daraltıyor."
Kahkaha atıp odadan çıktı. Bende eşyalarımı toplamak için uyuduğum odaya ilerledim.
Alabileceğim tüm eşyalarımı küçük el çantanım içine doldurdum. Kamuflajlarım üzerimdeydi. Çantamın içine iki kot üç tişört iki eşofman koydum. Ki başka koyacak bir şeyimde yoktu doğrusu. Eşyalarımın tamamı İstanbul'daki evimdeydi ve buraya çok az şey getirmiştim. Gerekirse oraya uğrar bir şeyler alırdım.
Kapıdan çıkınca elimdekini askere verip helikopter alanına götürmesini izledim sonrada içtima alanında beni bekleyen askerlerimin yanına doğru ilerledim. Uzun zaman onları görmeyecektim ve bu süre zarfında 5 i tezkeresini alacaktı. Onlar için aldığım ufak hediyeler elimdeydi. Normalde tezkere alacaklara verdiğim hediyeyi yalnız verirdim ama buna fırsatım olmayacağı için şimdi vermek en iyisiydi.
Alana geldiğim zaman Savaş tekmil verip asker sayısını söyledikten sonra yerine geçti. Ellerimi arkada bağlayıp askerlerin önünde dik bir duruş sergiledim.
"Nasılsın asker?"
"SAĞOL!"
"Rahat!"
Askerler rahat konuma geçip benim konuşmamı bekledi. İlk geldiğim günkü korkak askerler yoktu karşımda. Şimdiki askerler korkusuz güçlü ve bir o kadar da pamuk yürekliydi.
"Askerlerim, arkadaşlarım, kardeşlerim ben başka bir görev için iki ay aranızda olamayacağım."
Askerlerin hepsini yüzü asılmış gideceğim için üzgün gözlerle bakıyorlardı. Yüzüme güzel bir tebessüm yerleştirdim. Ben onlarım komutanı olabilirdim ama en çok arkadaşlarıydım. Yüzümdeki tebessümü silip yeniden otoriter kimliğime büründüm.
"Akın KENT
Barış AKMAN
Selamı KARAKUŞ
Hulusi CANHIRAŞ
Fedai İMDAT
Beş adım öne çık!"
Askerler bir an ne yapacaklarını bilemese de hemen dediğimi yerine getirip beş adım öne çıkmış devrelerinin bir adım önünde duruyorlardı. Ağır ama sert adımlarla yanlarına yürüdüm ben yanlarına yürüdükçe yüzlerinde ki "Lan bir şey yaptık da haberimiz mi yok" bakışı zevk içinde kahkahamı körüklese de duygusuz gözlerimi üstelerinde gezdirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...