Ş. H. 2: Bölüm 15

5.5K 359 31
                                    

İnsanın hayatında dönüm noktaları vardır. Kimim bir çarpışma ile değişir, kimi bir gülüş, kimi bir gözyaşı ile değişir. Kimi doğar büyür ve ölür. Kimi tarihe altın harflerle adını yazdırır. Kimi ise sadece durur bekler düşünür ve döner ardına gider. Benim şuan yapmak istediğim dönüp ardımı gitmekten başka bir şey değildi.

Peşimi bırakmayan kara geçmiş her yerde karşıma çıkıyor beni bir şekilde şaşırtmanın bir yolunu buluyordu. Hayır, bu sefer şaşırtmaktan ziyade beni korkuttu; çünkü artık koruyacak çok daha önemli bir şeye sahiptim.

Karşı masada oturan orta yaşlı adamdan gözlerimi alıp bana seslenen adama döndüğümde işlerin daha da zor ve karmaşık bir seviyeye geleceğinin pek tabii farkındaydım fakat bu kadar erken olmasını beklemiyordum.

"Nazlı!"

Soru sorması sadece adımla seslendi ve ben az önce yaşadığım o boğucu havadan sıyrılıp olmam gereken neşeli hale geri geldim. Önümde yarısı yenmiş çileklere hüzünlü bir bakış atıp Ali'ye çıkardım yeniden gözlerimi.

"Ali Bey ben kalkayım artık size afiyet olsun."

"Bence de şekerim git artık sen."

Boş bakışlarımı kadına çevirip birkaç saniye baktım. Gözlerimle karşılaşınca bir an afallayıp bir adım geri çekilme gafletinde bulundu. Kimseye bakışlarımı çevirmeden garsondan hesabı istedim bir yandan da çantamdan cüzdanımı çıkarıyordum. Gelen hesap defterinin arasına ederinden fazla para koyup ayağa kalktım ve çıkışa ilerlerken sırtıma saplanan kara saplı bıçaklarında sahibini biliyordum.

Yüzüme çarpan serin hava ile bir az olsun kendime gelir gibi olmuştum. Adımlarımı hızlandırıp ara sokaklara daldım ve peşime düşecek kişiler için izimi kaybettirme çabası içerisine girdim. Kaç kişi olduklarını bilmesem de bu seferkinin çok güçlü olacağının farkındaydım. Arı kovanına çomak sokmak konusunda üzerime yoktu ve attığım adımlarda bir şekilde karşı birileri hep karşıma çıkıyordu.

Geçmişimde zarar verdiğim insanlar muhakkak gelecekte benden intikamını almanın bir yolunu buluyordu. Şirkete giden adımlarım sekteye uğradığında çevreme kısa bir göz attım.

Madem bebeğimin varlığı artık bir sır değildi benimde saklayacak bir şeyim kalmamıştı artık. Köşe başında duran taksi durağına ilerledim ve bir taksiye bindim.

"En yakın hastaneye lütfen."

Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerinde bulunan hastanenin önüne geldiğimizde taksi önce yavaşladı ardından durdu. Derin bir nefes alıp taksiden indim ve büyük adımlarla hastanenin içerisine girdim. Danışmana kadın doğum polikliniğinin yerine sorduktan sonra hızla kaydımı yaptırıp beklemeye başladım.

Ellerimin titrediğini fark ettiğimde kaşlarım çatıldı. İster istemez büyük bir stres ve heyecan yaşıyordum. Bebeğimi ilk kez görecek ve sesini ilk kez duyacaktım. Bu tarifi imkânsız bir histi. Düşünce bile beni bu hale getiriyorsa gerçeği neler yaptırırdı.

"Nazlı Hanım, buyurun doktor sizi bekliyor."

Oturduğum yerden sakince kalkıp içeri girdim. Duvarlarında bebeğin oluşumunu anlatan ve birbirinden tatlı birçok bebek resimleri vardı. Maun masanın arkasında oturan kadın ayağa kalktığında ilerledim ve uzattığı elini sıktım. Her şeyi bir bulutun arkasından izliyormuşum gibiydi şuan. Hep boşlukta savruluyor hem de defalarca yere çakılıyordum adeta.

Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin