"Söyler misin onu yapmak zorunda mıydın?"
Yol boyunca aynı soruyu milyon defa sormuş bende milyon defa cevapsız bırakmıştım ve hala sıkılmadan sorabiliyordu.
"Neyi Arat, neyi!"
"O el kesme hareketini..."
Tiksintiyle yüzünü buruşturup gözlerini sımsıkı kapadı ve o görüntüyü güzünün önünden gitmesini sağlarcasına başını iki ya salladı.
"Lanet olsun iğrençsin be hatun. Ama bak söylüyorum sana Türklerin üç erki de sende mevcut."
"Neymiş o üç erk?"
"At, Avrat, Silah!"
Ah, iyice saçmalamaya başladı ve farkında değil sanırım. Oğuz bile bundan daha iyi kesinlikle. Belki de değil. Bildiğim tek bir şey var o ikisi yan yana gelirse istifamı isterim herhalde.
"Oksijen sende kafa mı yaptı Arat? Üç aydır güneş yüzü görmediğinden mi bunlar? Kafana çok mu vurdular? Yoksa, yoksa hep mi böyleydin?"
"Aaa! Alınıyorum ama Şafak."
"beni biraz daha zorlarsan kafana bir kurşun sıkıp seni burada kurda kuşa yem ederim. Anladın mı beni! Ben sabırlı bir insan değilim hele ki senin yüzünden yarım kalan işlerim varsa hiç mi hiç değilim."
Başını olumlu anlamda ağır ağır salladıktan sonra ağızına görünmez bir fermuar çekti.
...
"Şafak ben yoruldum, susadım ve acıktım. Bir gündür yoldayız neredeyse!"
Bende yorulmuştum ve fazlasıyla susamıştım. Yere diz çöküp bir avuç toprak on avuç taş bulunduran dağ topraklarımı avuçlarımı sürdüm. Mayıs başlarında olduğumuz için dağ karları yeni erimişti ve tahminen altımızda bulunan mağaralarda su birikintileri olması lazımdı. Dokunduğum toprak sanki hiç su yüzü görmemiş gibi kuru olması dişlerimi sıkmama sebep oldu. Arata dönüp beni takip etmesini belirten baş hareketi yapıp ilerlemeye devam ettim.
Kuzey doğuya doğru 300 metre ilerledikten sonra istediğim toprağa kavuşmak rahat bir nefes almamı sağlamıştı. İleride bulunan uçurumun oraya doğru ilerleyip yere yattım ve uçurum üzerinde mağara delikleri olup olmadığını kontrol ettiğim zaman istediğim gibi bir mağara deliği görmek beni sevindirmişti.
"Suyu buldum!"
Arat uçuruma doğru başını eğdikten sonra korkup bir adım geriye gitti.
"Siksen inmem ben oraya!"
"Benim sikmeme gerek kalmadan sen susuzluktan bayılırsın, üstüne kaçtığın şerefsizler çıktığın deliğe geri sokarlar seni."
Kaşlarını alayla kaldırıp beni boydan boya süzdü.
"Arat Demir olmak kolay değil güzelim. Hepsinin dillerini söker boynuma kolye yaparım."
"He Arat üç ayda bir götünü sikmedikleri kalmış. Bu sefer onu da yaparlar tam olur!"
"Kırılıyorum ama Şafak 'çığım!"
"Gel buraya. Bak şu aşağıda ki mağara ağızını görüyor musun? Oraya ineceğiz geceyi orada geçireceğiz, su da var orada!"
"Nerden biliyorsun orada su olduğunu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...