Nefes nefese tırmandığım balkondan içeri atladığımda karnıma kısa bir bakış atıp içimden söylenmeye başladım. Hamile, hamile yaptıklarım akıllara zarar. Aşağı baktığımda tahmin ettiğimden daha yüksek görünüyordu.
3. kata oluklardan tırmanmak gerçekten zor olmuştu. Hele ki bu göbekle. "bebeğim anneyi çok yoruyorsun!"
Maymuncukla kapıyı açıp içeri girdiğimde içeriden çıt çıkmıyordu. Kapıyı sessizce kapatıp küçük evin salonuna doğru ilerledim. İçerisi leş gibi alkol kokuyordu.
Dışarıdan yansıyan ışık ile içerisine göz gezdirdiğimde her yana dağılmış içki şişeleri, masanın üzerindeki küçük paketler birkaç dolar ve beyaz tozu gördüm.
Kafalar bir milyon! Sessiz ama biraz da paytak adımlarla odalara doğru ilerledim. Aralık kapıdan içeri girdiğimde yatağın üzerinde sarmaş dolaş yatan çıplak bedenlere burun kıvırdım.
Kızlar sarmaş dolaş uyuyordu. Arada evlerini temizlemeleri gerektiğini birilerinin hatırlatması gerekiyordu. Makyaj masasının önündeki pufa oturup yandaki düğme ile lambayı yaktım.
Beş dakika beklememe rağmen hala uyanmamışlardı. Pencereye yaklaşıp kapalı perdeleri araladım. Aralık camdan dışarı baktığımda her şeyin normal görünmesi içimi rahatlattı.
"Asya lambayı neden açtın? Kapat şunu gözümü alıyor."
"Hımm."
Asya'nın verdiği tepkiye göz devirdim. İnsanlar ölü gibi uyuyor bizse gece gece, ev ev gezelim bebeğim. Hiç demiyorsun anne otur biraz dinlen, yoruldun ben hallederim diye.
Ama yok olur mu? Güneş hanım yatsın anca. Şafak kim ki yapar o tüm işleri. Bak kime diyorum hiç alınıyor mu üstüne.
Karnıma yediğim tekme ile dudaklarım şaşkınca aralandı.
"Anneye vurmak da ne demek. Taş olursun taş!"
Sesli konuştuğumu bana dönen bakışlar ile anlamıştım. Önce bana sonra çevreme baktılar. Sonra yeniden bana baktıktan sonra şişkin karnımı gördükleri gibi çığlık atmaları bir oldu.
"Aman tanrım sen hamilesin."
"Beynimi siktiniz bağırmayın, tüm sokağı başımıza toplayacaksınız."
"Şafak! Bu sensin değil mi?"
"Hımm benim Nesli. Acaba kalkıp üzerinizi giyinmeyi düşünüyor musunuz?"
"Ne oldu canın mı çekti."
Çarpık bir gülüşle söylediği şey üzerine yüzümü buruşturarak ona baktım.
"Hamileyim ben farkında mısın? Hem kocamı seviyorum."
"Ha onu sevmesen katılacaksın bize yani."
"Asya bebeğim seni seviyorum fakat sana ilgi duymuyorum maalesef."
"Üzüyorsun bizi!"
"Neyse, zevzekliği kesin ve giyinin. Konuşmamız gerekli."
Olumlu anlamda kafalarını sallayıp üzerlerindeki çarşafı çektiler. Çıplak bir şekilde ayağa kalktıklarında gözlerimi devirip odadan çıktım. Salon yerine mutfağa girdiğimde burasının salondan daha iyi olduğunu görünce en azından birazcık mutlu olmuştum.
Buzdolabını açıp içine kısaca göz attığımda yeni canlı türlerinin oluşmaya başladığını görür görmez geri kapattım.
Can sıkıntısı ile sandalyelerden birini çekip oturduğumda sabahlıklarının önlerini bağlayarak içeri giren kızlara baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...