Bir anda öne atılıp dudaklarıma yapıştığında bu sefer gerçekten şaşırmıştım. Bu hareketini kesinlikle beklemiyordum. Hemen geri çekilip ittim onu.
"Denizden çıkmışsın dudaklarında tuz tadı var. Gerçekten sana inanacağımı mı sandın."
Saçlarından tutup kendime yaklaştırdım ve küvetin içerisinden avucuma aldığım az miktar suyu içirdim.
"Tuzlu su ölü hücrelerin canlanması için çok faydalıdır Ulaş Bey. Baharın bu ilk günlerinde deniz sıcaklığı bilmem kaç derecede iken suya girecek kadar manyak değilim."
Saçlarını bırakıp varlığına aldırmadan suyun içerisinde ayağa kalktım ve karşısına dikildim.
"Her ne davetinden bahsediyorsanız artık orada olsam bile bu sizi ilgilendirmezdi. Şimdi banyomu terk edin."
Kararan bakışları ile yüzünü bana yaklaştırdığında sıkılı dişleri arasında konuştu.
"Şimdilik inanmış gibi yapacağım. Ama sadece şimdilik."
Gözlerinin önünde küvetin içinden çıkıp vücudumdan sular akarak duş kabinine ilerledim. Arkamdan beni izlediğinin pek tabi farkındaydım fakat onu umursayacak kadar bile kaile almadığım için omuz silkip kabinin içine girdim ve gözlerinin içine bakarak buzlu camla kaplı kapıları kapattım. Aradan çok zaman geçmeden o da banyoyu terk etmişti zaten.
Hızlı bir şekilde duş alıp vücudumda yer edinmiş yosun kokan tuzlu sudan arındım. İlk adımı atmış olmanın rahatlığı ile üzerimi giyinip yatağa yattığımda uzun zamanın ardından rahat bir uyku çekeceğime inanıyordum.
Kapanan yorgun göz kapaklarım uykusuz gecelerimin isyanı ile dikenlerle dolu gözlerimi karanlığa teslim etti.
Uykunun ölüm kokan kollarına kendimi bırakırken burnuma dolan koku eskilerden bir yerden çıka gelmiş Savaşın varlığını hissetmemi sağlamıştı.
Uyku ile uyanıklık arasında aldığım koku ile gözlerimi aralamak istesem de yorgunluğa karşı gelemeyen bedenim baygın düşmüştü.
...
"Bence oğlun olursa adını Savaş koymalısın."
"Bunu da nereden çıkardın?"
"Yani aşk olsun Şafak, oğlun olacak ve sen adını Savaş koymayacak mısın?"
İçine gömüldüğüm dosyalardan başıma kaldırmadan cevap verdim Savaşa.
"Hıhım oğlum olursa adını Savaş koyacağım."
"Ya kızın olursa."
"Savaşiye olur!"
Çalışırken ne dediğimin bende farkında olmuyordum fakat bu son söylediğimi dosyalara yoğunlaşmama rağmen fark etmiştim.
"Kabul et bu çok iğrençti."
"İşin gücün yok mu senin? Gitsene başımdan!"
"İyi be gidiyorum."
Odadan çıktığında boğuştuğum sayfalara daha çok yoğunlaştım. İlaçlar erzaklar mühimmatlar bunların hepsinin sayımını yapmak doküman çıkartmak onları incelemek eksikleri kalem kalem yazmak ciddi manada beni en çok yoran şeydi.
Savaş'ın gitmesinin ardından çalan kapıya gir komutunu verdiğimde kendinden önce kokusu geldiği için gelenin yine Savaş olduğunu anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...