Geri Dönüş

8.5K 542 64
                                    


Emin adımlarla gittiğim bu yollardan şimdi daha emin adımlarla dönüyorum.

Her gidişin bir sonu, her sokağın bir çıkmazı, her kaçışın bir yakalanışı vardır. Kimse sonsuza kadar gidemez, sonsuza kadar çıkmaz sokaklarla karşılaşmadan ilerleyemez. Hiç kimse kusursuz bir şekilde kaçıp sonsuz bir kovalanışta sonsuz bir kaçışla yaşayamaz.

Ben dışında tabi. Fakat tek farkla ben kaçan taraf değil kovalayan taraf olurum ve ne kadar kusursuz olursan ol seni bulurum.

Canımı ya da canımın canını yaktıysan eğer benden kaçar yolun olamaz. Nereye gidersen git, nerede olursan ol ya da kim olursan ol eğer bana dokunduysan ya da vatanıma bir adım uzağında bir nefes kadar yakının da olacağım.

Otogardan ağır adımlarla çıkarken uzun zamandır uzak olduğum toprakların kokusunu içime çektim derince. On üç saattir oturmanın cezasını şimdi çekiyordum.

Peki soruyorum kendime neden uçak değil de otobüs. Neden kendime bu eziyeti yaptım. Manyak mıyım ben. Tahtam mı eksik. Kafam mı kırık.

Ah ne saçmalıyorsam totom yerine kafam gitti yemin ediyorum. Karakola gitmeden önce alacaklarımı almak için merkeze doğru ilerledim. Yanımda iki bavul bir tanede el çantası vardı. Tabii bavullarının içinin sucuk pastırma ve türevleriyle dolu olduğunu saymazsak ilk gelişime göre gayet kalabalık gelmiştim.

Çarşıda alış verişimi yaparken beni tanıyan esnaf hoş geldin diye yolumu kesiyor ufak sohbet ve ikramlarıyla halimi hatırımı soruyordu. İstanbul'un o samimiyetsiz havasından sonra burası burada ki insanların sıcaklığı iliklerime kadar ısınmamı sağlamıştı.

Her yerde olduğu gibi burada da farklı insanlar var tabii. Benim asker olduğumu bildikleri için düşman gibi bakanlar. Verdiğim selamı alamayanlar.

Yedikleri kaba pisleyen bu insan müsveddelerini ibreti alem diye asmak istesem de insani yanım daha baskın geliyordu.

Biz Atatürk nesliyiz; kavgamız barış davamız barış. Ulu önderinde söylediği gibi yurtta sulh cihanda sulh. Fakat sulh için yaşanan hattı müdafaa ya da sattı müdafaa ne olursan olsun barışın temellerinin savaşlardan geçtiği tüm dünya tarafından kabul edilen bir gerçekti.

Bizim ise bu dağlarda yaptığımız düşmana karşı verilen bir savaş değil; kalleşlere karşı verilen bir cabaydı.

Savaş demek çok basit kalır direniş ise ahlaksızca. Onların bu topraklarda yaptığı şey vatan mücadelesi değil. Benim haneme tecavüz vatanıma tacizdi.

İyi kötü çarşıda işlerimi hallettikten sonra düz yolda ilerlerken yanımda duran traktörün üzerinden seslenen Hasan amcaya döndüm.

"Gel götürem Şafak gomutan."

"Sağ olasın Hasan Emmi sizin köyün girişine kadar bıraksan yeter bana."

"Olur mu heç gomutan!"

"Olur olur!"

Hasan amcayla sohbet ede ede onların köyünün girişine kadar gelmiştik. Karakolla araları köy arası arabayla 20 dakika olsa da yürüyerek neredeyse 1 saatti. En azından karakola kadar kafa dinler yürüyerek açılırdım.

"Kendine iyi bak Hasan emmi. Hacer teyzeme selamlarımı ilet."

"Sağ olasın gomutan. İletirim döndüğüne o da çok sevinecek."

"Hadi sağlıcakla kal."

Hasan amca traktörü çalıştırıp giderken bende bavullarımı sürüklemeye başlamıştım. Hem yavaş yavaş yürüyerek açılıyor hem de aklımdaki tilkileri sıraya sokmaya çalışıyordum.

Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin